MİZAH, ÖLÜM KADAR CİDDİ BİR İŞTİR
Yeri gelmişken künyeye de göz atalım. Filmin yapımcılığını, My Week With Marilyn, Parade’s End ve Shakespeare In Love’dan tanıdığımız David Parfitt yapıyor. Senaryosunu Ian Hislop ve Nick Newman’ın yazdığı filmin yönetmeniyse Father Ted ve The Bletchley Circle gibi dizilere imzasını atan Andy De Emmony. Yüzbaşı Fred Roberts’ı, The Thin Red Line ve Birthday Girl filmlerinden tanıdığımız Ben Chaplin canlandırıyor. Chaplin’in kendine has bir ‘charm’a sahip olduğu şüphesiz. Başrolün altından başarıyla kalkıyor. The Hour dizisinde Angus McCain rolüyle izlediğimiz Julian Rhind-Tutt ise Üsteğmen Jack Pearson’ı canlandırıyor. Çavuş Harris rolünde Steve Oram, General Mitford rolündeyse Monthy Python üyesi usta oyuncu Michael Palin var. Genellikle Palin’le karşılıklı sahneleri olan disiplin takıntılı Yarbay Howfield’ı Law & Order’da James Steel, House of Cards’ta Adam Holloway karakterlerini canlandıran Ben Daniels canlandırıyor. Ancak Holloway’in karakteri fazla karikatürize ettiğini söylemeliyim. Bu arada filmin bir sahnesinde geleceğin Birleşik Krallık Başbakanı Winston Churchill’i de görüyoruz. Churchill’i Paul Kennedy canlandırıyor.
HAYATA BAKIŞINIZ DEĞİŞEBİLİR
Diğer yandan The Wipers Times, ortalamanın epey üzerinde olmasına rağmen kusursuz bir yapım değil. Prodüksiyon kalitesi veya oyuncuların performansları açısından bir sıkıntı olmasa da, senaryodaki kopukluklar nedeniyle hikayenin akışı yer yer kesintiye uğruyor. Bazense aynı sahneleri tekrar tekrar izlediğiniz hissiyatına kapılıyor ve konsantrasyonunuzu kaybediyorsunuz. Yine de tarihi yapımlara meraklıysanız izlemenizi şiddetle tavsiye ederim. Filmin beni bir açıdan umutlandırdığını da söylemem gerek. Kim bilir; belki yayınlandığı gün iki milyon izleyiciye ulaşan The Wipers Times’ın da etkisiyle, II. Dünya Savaşı’na dair incelenmedik olay bırakmayan sinema, dizi, ve dijital oyun dünyası, nihayet I. Dünya Savaşı’nı görmezden gelmekten vazgeçer. Çünkü inanın bana ‘Büyük Savaş’ üvey evlat muamelesi görmeyi hak etmeyecek kadar sıra dışı hikayelere sahip. The Wipers Times, şüphesiz bu hikayelerin en güçlülerinden. Çünkü hayata dair bazı düşüncelerinizi değiştirebilecek niteliğe sahip. Misal; filmi izlemeden önce biri bana “Ölümün olduğu yerde daha ciddi ne olabilir?” sorusunu yöneltse, yanıtım herhalde “Hiçbir şey,” olurdu. Şimdiyse diyorum ki “Mizah da en az ölüm kadar, hatta bazen ölümden bile ciddi bir iştir!”