Okuması izlemesinden daha heyecanlı!
logo logo logo logo logo
Bu sitede yer alan yazılardan yazarların kendisi sorumludur.
Referans vermeden kullanmayınız.
ÖZEL
Sons of Anarchy: Seyredin, pişman olmayacaksınız

Sağda gördüğünüz bey, Stephen King’in ta kendisi. Tig (Kim Coates) ve Jemma’yla rol keserken.

Dizide ana karakter Jackson “Jax” Teller’ın yetmişlerin özgür ruhlu idealist motosikletçi merhum babasının arkadaş grubuyla kurduğu SAMCRO (Sons of Anarchy Redwood Original) motosiklet kulübünün başından geçen çeşitli olaylar anlatılmaktadır. Tabii bu ağabeyler sadece motor tamiriyle uğraşmaz, IRA’nın Belfast’tan Kaliforniya’ya kadar uzanan silah kaçakçılığının dağıtım ayağıdırlar ve sıklıkla çevredeki diğer çetelerle güç savaşlarına girerler.

Kahramanımız Jax, kulübün kafası karışık başkan yardımcısıdır, başkan ise üvey babası Clay Morrow’dur (Ron Perlman). Jax; babasının bir Harley yaşam tarzı komünü olarak sekiz diğer savaş gazisiyle birlikte kurduğu kulübün giderek artan yasadışı işlerinden vicdan azabı duymaktadır. Tüm bu vicdan sorgulamasının sebebi ise uyuşturucu bağımlısı eski karısının çocuklarını erken doğumla kalp hastası olarak dünyaya getirmesiyle karşı karşıya geldiği yaşam mücadelesidir.

Dizinin en azılı karakteri Jax’in annesi Gemma Teller-Morrow’dur (Katey Sagal) kanımca. Bu hanım abla kulübün kuruluşunda aktif rol oynamıştır ve kulübün geleceğinin yasa dışı işlerde kalması için kendi oğlunun hayatını bile gözden çıkaracak kadar kararlıdır. Elinden geleni ardına koymaz; tüm karakterlerin arkasından iş çevirmekte, komplo kurmakta üstüne yoktur. Yine de sıklıkla o simsiyah “rocker chic” giyimi ve ağzında sigarasıyla bir köşede oturmuş örgü örerken, kulüp üyelerine yemekler hazırlarken, hepsine öğütler verirken görürüz ve zaman zaman onu sevmeye engel olamayız. Dip not; Katey Sagal dizinin soundtrack’inde de büyük paya sahiptir.

SOA, vahşetten geri kalmaz ancak asıl gücünü diyalogdan alır. Jax’in, babasının depoya kaldırılmış eski eşyalarının arasında bulduğu SAMCRO kulübünün kuruluş ve yıkılışına giden yolunu yazdığı kitabı okumaya başlamasıyla beraber, biz de geçerliliğini yitirmiş özgür yaşam fantezisinin Jax’in zihninde yıkılışına tanık oluruz. Tek yol vardır artık; Jax babasının onları koruyamadığı şiddet içeren gelecekten kendi çocuklarını ve her şeyden çok sevdiği kulübünü koruyabilmek için gereken değişimi başlatacaktır. Düşünmeyi, silahtan önceye koyar ve kulübü bataktan çıkarmak için annesi ve üvey babası da dahil herkesi karşısına alarak mücadele etmeye başlar.

Altı sezon boyunca Jax’in kafası karışık bir gençten, endişeli bir babaya, azılı bir katile ve korkusuz bir mafya babasına (ne kadar inkar etse de!) dönüşmesini izlemek son derece keyifli ve şaşırtıcı.

Dizi en basit deyimle nefes kesici. Çoğu zaman bir saatlik süreyi çığlık atmamak için elimi ağzıma bastırarak izlediğim oluyor. Sutter’ın gerilimi ustaca arttırdığı sezonları ve de müthiş sezon finalleri meşhur. İnsan tam artık “buradan hiçbir yere varılamaz, yok artık,” derken olaylar beklenmedik bir şekilde sonuçlanıyor ve insan yine şaşırmaktan kendini alamıyor. Şunu da belirtmem gerek dizinin enfes soundtrack’i var ! Klasik rock’ın efsane isimleri Harley yolculuklarına eşlik ediyor, bizi de asiliğe davet ediyor. Ayrıca yıllardır İrlandalılar’ı ne kadar yerin dibine soksalar da insanda alttan alttan İrlanda’nın gri göklerini görme isteği uyandırıyor, uyarayım.

1 2 3 4 5
Arda Topuk
01/09/2014 06:30
YORUMLAR




DİĞER HABERLER