Aşık oluşunun yarattığı karmaşa içinde kaybolurken en çok canı yanmasın istediğinin canını yakmışlığı var.
Ali, biraz adam biraz çocuk biraz hiç.
Ali, kalbine söz geçirmeye çalışan ama kendini bir türlü kurtaramayan bir meczup.

Tolga Sarıtaş, Ali’yi adım adım işledi. İlk bölüm kahvaltı sofrasında babasına imalı gülen adamken de, gömleğini çıkartıp "Bak gör yaralarımı!" diye bağıran çocukken de, kendini aşkın kuyusundan kurtaramayan bir hiçken de, rolünün hakkını fazla fazla verdi.

Bakışları ve sesinin tonu yetti o an Ali’nin içinde bulunduğu hali anlamamıza. Bazen Selin’e mest olmuş bakarken boğuk çıkan sesi, bazen öfkeden delirmişken ne var ne yoksa savuran lodosa yatkın sesi, bazen de minik savunmasız altı yaşındaki o çocuğa dönüşen sesi; her hali, her tonu yeni bir Ali hissettirdi, bir adım daha anlattı Ali Mertoğlu’nun kim olduğunu.