Hayattaki en büyük problemi kim olduğundan çok ne olduğunu önemsemek olan Cersei’nin taht oyununu çok iyi oynadığını zannetmesi başına iş açacak. Dini fanatikleri silahlandırmak ilk hatasıydı, Süper Babaanne Olenna’yı sinirlendirmek ise çok net bir çift hata. Cersei kraliçeliğinin keyfini çıkarıyor, unvanına, yaptıklarına ve zekâsına bayılıyor ama bugün yediği hurmalar yarın gelip poposunu tırmalar. Günahı boynunu aşmış birinin ciddi anlamda psikopat bir ekibe güvenip, en büyük müttefikinin iki varisini hapse attırmasındaki saçmalığı bir gün fark eder belki. Nitekim Olenna’nın “Highgarden’lı Serseriye diss attınız başınıza büyük bela aldınız,” bakışı da muazzamdı.

Littlefinger bilgiyi güç haline getirmenin hem yılmaz savunucusu hem de bire bir uygulayıcısı. Kendi devriminin hem Troçki’si hem de Lenin’i. Kral Şehri’ne adımını attığı anda Cersei’nin yaptığı tüm hamlelerden haberdar, Loras’ın yargılanacağını da biliyor, Jamie’nin Dorne’da olduğunu da, Cersei’nin amcası Kevan’la arasının açıldığını da. Dolayısıyla rahatlıkla manipüle edebiliyor Cersei’yi. İstediği kraliyetten onaylı Kuzey’in Koruyucusu olmak. Bu yolda da yine en doğru adımları atıyor. Olduğu şey Eyrie’nin sahipliği olabilir ama ne olduğu daha önemli Littlefinger’ın: Gittiği yolda hiçbir şeye eyvallahı olmayan, tüm satranç tahtasına hâkim bir mastermind.