Otelimizin ilk konukları, “Yihuu! Film turlarına katılacağız! Genciz, güzeliz; e paramız da varsa niye Amerikan Rüyası’nı turistik anlamda gerçekleştirmiyoruz ki?” diyen iki İsveçli kız kardeşti. Biz de ilk adımımızı kendileriyle birlikte attık zaten. Cortez’in iç tasarımı gayet şık, retro ve atmosfere de önemli ölçüde hizmet edecek şekilde tasarlanmış. Halılardaki geometrik desenler ise The Shining filminden esintiler taşıyordu. Daha otele girdikleri andan itibaren çalan enfes müzik ve kamera açılarının etkin kullanımıyla lobiyi geçip resepsiyona geldik. Resepsiyondaki otel yöneticisi Iris rolünde Kathy Bates, beni cidden güldürdü. Gören, Iris’i FBI müdürü filan sanır. Hapishane gardiyanı gibi davranışları, kızları dövecek gibi konuşması, “Ulan zaten hayatımdan bezmişim, bir de sizinle uğraşamam,” mimikleri ile Vendela ve Agnetha adlı kardeşleri gelip geleceklerine daha ilk dakikadan pişman etti. “Madem yapacak bir şey yok, otelin de nostaljik bir havası var. E hadi kalalım bari,” diyerek her olumsuzluğu olumluya çevirme takıntılı sevgi pıtırcığı kızlarımıza odaları takdim edildi. Odanın ilk sürprizi ise yatağın içine dikilerek hapsedilmiş ve zombileşmeye yüz tutmuş bir adamı farkında olmadan kurtarmalarıydı. Neyse ki kaçıp kendilerini de o odadan kurtardılar ama bu kez de gizemli 64 No’lu odayı kakaladı Iris bunlara. Otelin koridorlarında rastladıkları temizlik görevlisi kadın ise ayrı bir vaka zaten. Kanlı çarşafları çitileyen görevli, gayet sakin tavrıyla kızlara “Siz daha durun, bu bir şey değil; karşılacaklarınızın sadece fragmanı,” der gibiydi.