Okuması izlemesinden daha heyecanlı!
logo logo logo logo logo
Bu sitede yer alan yazılardan yazarların kendisi sorumludur.
Referans vermeden kullanmayınız.
RÖPORTAJ
Ferhat ve Yaz ve Ege

Batuhan Ekşi:
“Perşembe geceleri halı saha maçını bırakıp Aşk-ı Memnu izlemeye koşardım”

Yaz’ın Öyküsü setine gelmeden önce Ekranella yazarlarından Batuhan Ekşi için soru topladım. Bir tanesi: “Birdenbire seks objesi olmak nasıl bir şey?” diye sormuştu. Batuhan’la tanıştık, hemen bunu aktardım kendisine. Bir kahkaha patlatarak soruyu soranı şıp diye bildi (Bağlan Keskin). Oradan devam ettik:

Soruyu soran MedCezir’den bahsediyor herhalde, burada bir seks objesi durumu yok anladığım kadarıyla... Henüz diyelim.

MedCezir’de de nereden var ki? Bilemedim..

Aslında kameranın sevdiği, ekranda ışıyan bir oyuncu olmanı kastediyor sanırım, sen de yok öyle bir şey diyorsun yani.

Şöyle söyleyeyim hiç o gözle bakmadım kendime ama dışarıdan garip tepkilerle gelen insanlar bol. Bir barda, restoranda, hatta kırtasiyecide birisiyle göz göze geliyorsun, daha sonra başka bir yerden, bir chat programından, instagramdan filan ulaşıp direkt girdikleri konulara bakılacak olursa, cidden beni bu şekilde bir obje olarak görüyor herhalde diye düşünüyor insan. Çünkü çok rahat bir tavır sergiliyorlar. İçki içer şunu yaparız, müsait zamanlarımızda görüşürüz filan. Bana tabii ki çok garip geliyor.

Çünkü onun görmek, takılmak istediği ekranda gördüğü karakter aslında, sen değilsin.

Evet tabii. Ben televizyondaki bir insana hiç bu şekilde bakmadığım için hangi kafayla düşündüklerini çok merak ediyorum. Ben olsam canlısına, gerçek olana, kendi olana bu tarz bir ilgi duymayı tercih ederdim.

Bütün eğlencesi sanal dünya olan insanların hayran oldukları karakterler de sanal oluyor diyebilir miyiz?

Ama hiç düşünüyor mu acaba? Görüşüyor diyelim o kişiyle, izlediği karakterden çok daha başka bir adam gördüğü zaman kafasındaki düşünceler değişmiyor mu?

Ama bunun için görüşmesi lazım, o da çok zor bir şey.

Evet benim için büyük bir risk. Ben hayatımda düzen severim. O yüzden o tarz görüşmelerde bulunmuyorum.

Yaz’ın Öyküsü’nün bu yaz yayına giren işlerden farkı ne sence?

Bence bir aşk hikayesi değil sonuçta. Diğer diziler isimlerinden tutun konularına kadar tamamıyla aşk üzerine kurulu. Bizimki aile dizisi. Evlerden insanlar karakterleri. Bizde küfür bile yoktur. O ona kavuşamamış, bu bununla görüşememişten çok daha sıcak, sempatik bir konu.

Çok iyi anlaşan bir ekipten, MedCezir’den çıktın, başka iyi anlaşan bir ekibe, Yaz’ın Öyküsü’ne girdin.

Benim bu dizideki şansım herkesin çok genç olması. Yaşla ilgili değil bu söylediğim; insanların ruhları çok genç. Görüntü yönetmenimiz, sahne çok güzel olduğunda zıplayıp sevinebilen bir adam. Bazı hocalar (yönetmen) sahne bitince istifini bozmaz, bizim hocamız kalkar, oyuncusunu tebrik eder, sahne üzerine konuşur, vakti takmaz hatta bol kullanıp oyuncuya yardımcı olur, neyi niçin yaptığımız konusunda fikir alışverişinde bulunur. Burada insanlar işini seviyor; öyle olunca da çok farklı bir atmosferde çalışıyoruz işte. MedCezir de öyleydi, burası da öyle. Ekip birbirini sevdi. Genelde çok kalabalık ortamlarda çıkıntı biri, can sıkan biri olur. Bizde öşle bir şey yok..

Yaz’la Ege’nin arası nasıl peki? Beraber olurlar mı?

Aslında olurlarsa çok farklı bir ilişki durumu çıkar ortaya çünkü Yaz asi, hırslı bir kız. İstediği şeyi başarabilen ama bir yandan da çok mantıklı bir kız. Hem zeki, hem akıllı; bu herkeste olmaz. Ege de klasik dizilerdeki zengin, belli bir kitlesi olan karakterlerden çok farklı. Ben geçen gün “ilk kez bir dizide zengin çocuk aynı zamanda sempatik de” diye bir şey okudum mesela.

Annesiz Ege. O da çok önemli.

Evet çok farklı kırılma noktaları var karakterin; hayatının öncesi de var senaryoda. Yaşadıkları onu sertleştirmiş, yukarıdan bakmaya başlamış, ama biri çıkıp da kırılma noktasına dokununca, mesela anneyle ilgili bir şey söyleyince birden değişiyor adam. Zayıf noktalarını çıkardılar ortaya, bir yandan da saklamaya çalışıyor.

Dizi izliyor musun?

Fantastik daha çok. Game of Thrones hastasıyımdır, klasik. Vikings, The Originals izlerim. Türk dizilerinden merak ettiğim işleri izlemiştim. Aşk-ı Memnu yayınlanırken perşembe günleri saat sekizde halı saha maçını yarıda bırakıp gidip onu izlediğimi bilirim.

Hahaha, Ece Yörenç biliyor muydu bunu?

Sanmıyorum.Tabii ki de MedCezir izledim. Zengin hayatı, kadının gücü, aile bağları, babanın kızına olan sevgisi gibi bazı konular çok güzel işlendi. Bunu gerçekten dışarıdan bakan biri olarak söylüyorum, sanki ben içide yokmuşum gibi seyrettim MedCezir’i. Aynı şekilde Yaz’ın Öyküsü de seyrediyorum. Kısmen içinde bulunduğum için ama yaptığım işi de çok merak ediyorum.  Bir önceki karakterimde çok fazla üzerinde durulmasını gerektiren durumlar yoktu. Ege biraz daha zorlanması gereken bir adam olduğu için neyi eksik yaptığımı görmek amacıyla seyrediyorum; bir yandan da konumuz çok güzel gerçekten. Eskiden olsa kendi sahnelerimi açar, gerisini hızlı hızlı geçerdim, şimdi bütün diziyi baştan sona izliyorum.

Beş yıl sonra nerede görüyorsun kendini?

Menejerim de söyledi bunu. Senin önümüzdeki iki üç yılını görebiliyorum dedi. Önümüzdeki sezon nasıl bir iş yapacağını, önümüzdeki yaz çalışmayıp dinleneceğini, ondan sonraki sezonda şöyle bir karakteri canlandıracağını.. Bunları yaz, sonra açıp okuruz dedi. Çok çalışıyorum gerçekten. Çok fazla eksiğim vardı, bunları gidermek için uğraşıyorum. Sağolsun az önce yönetmenimiz de gelip çok güzel şeyler söyledi. Gerçekten kendime bir şeyler katmak için çok çabalıyorum. Mesela sinema aslında bir karakteri ortaya çıkarmak için daha fazla zaman tanıyor insana. Bir bölümü dört günde değil, o kadar sürelik bir filmi dört ayda çekiyorsun; üstüne düşünmeye, çalışmaya daha çok vaktin oluyor. Sinema yapmayı istiyorum yani ileride.

1 2 3 4
YORUMLAR



DİĞER RÖPORTAJLAR