Aylin’in kocasına ölü doğduğunu söyleyip çocukları olmayan abisi Zafer ve karısı Filiz’e verdiği kızına gelince, onun hayatı da bir başka dram. Neden, çünkü Filiz yenge bir üvey anne. Hem de böyle çocuğun saçlarını yola yola tarayıp, sevgilisiyle buluşmak için ıslak saçla çocuğu sokağa atan türden üvey anne. Çocuk ise adeta bir saksı, koyduğun yerde duruyor. Ağzı var dili yok. Aylin bu gizli operasyonu, Filiz yengesine kocasının ona aldığı mücevherleri okutarak elde ettiği paraları vererek karşılıyor. Sürekli kızını gelip ziyaret ediyor. Ama tabii bu paralar Filiz’e yetmiyor, sevgilisiyle birlik olup Aylin’i ve kocasını daha çok yontmaya çalışıyorlar.

Tüm bunlar olurken dıbırıp dıbıtıp dıpdıpdıp diye yükselerek koşturarak giden bir de müzik var. O da bizi ayrıca germek için canla başla çalışıyor.

Aylin’in bebeğini ölü gösteren doktor ve sağlık görevlisi arkadaşları da tesadüfen Filiz yenge ve Zafer abisi ile aynı mahallede oturuyor. O arkadaşlarından Selçuk bebeğin belgelerinde sahtecilik yaptığı için Almanya’ya kaçtı ama daha sonra geri döndü. Handan ise bu olay sonrasında hastanedeki işinden ayrılıp küçük bir klinikte çalışmak zorunda kaldı. Ama şimdi hepsi yeniden bir araya geldi ve aralarında bir ilişki başlamak üzere.Handan ve Selçuk’un  evlerinde kaldıkları arkadaşları ise Aylin’i çok seviyor. Aylin ileride kaçarsa işte yine bu ekip ona yardımcı olacak.

Bu arada Yekta Harmanlı’nın bir karısı daha olduğunu öğreniyoruz. Kendisi Wilma Elles. Uzaklarda deniz kenarında bir evde piyano çalan, kendisini hep 18 yaşında sanan bir kadın. Böylece Yekta’nın tek kurbanının Aylin olmadığını öğreniyoruz.