Okuması izlemesinden daha heyecanlı!
logo logo logo logo logo
Bu sitede yer alan yazılardan yazarların kendisi sorumludur.
Referans vermeden kullanmayınız.
ÖZEL
Öykü Karayel: “Ben ne yapacağım on sene sonra!”

O SAHNEDEN ÇEKİNMİŞ

“Filmdeki  sevişme sahnelerinden hiç çekinmediniz mi?” diye pat diye soruyorum. Ne de olsa Zeki Demirkubuz, bu yüzden oyuncu bulamayıp kendisinin oynamak zorunda kaldığını açıklamış durumda… Öyle bir polemiğe hiç kapılmıyor. Vermesi gereken cevabı veriyor: “Açıkçası ben, güle oynaya ‘A sevişme sahnesi mi oynarım tabii’ diye oynamıyorum. Ama bu işin bir parçasıysa, yapmamak aklımdan geçmez.”  Popüler bir komedide böyle bir sevişme sahnesi olsa asla oynamayacağını anlatıyor. O sırada Bulantı’nın kadınları ve sevişme sahneleri konuşulmaya başlıyor masada. Lafa Muhsin Akgün de giriyor ve Cemre Ebüzziya’nın oynadığı Özge rolünden söz ediyor. Hakikaten filmin en ilginç sahnelerinden biri, Özge’nin bir yandan telefondaki kıskanç sevgilisiyle konuşup bir yandan da kapının önünde durdurduğu Ahmet’le sevişmesi. Bu zorlu sahnenin Öykü Karayel’i korkuttuğunu öğreniyoruz. Meğer iki rol birden teklif edilmiş, ‘hangisi içine siniyorsa onu seç’ denmiş… Karayel, “Kapı önündeki sahneyi becerip beceremeyeceğinden çok korktuğu” için o rolü istememiş, Ahmet’in karısı ve çocuğunu kaybettiği sırada birlikte olduğu Aslı’yı tercih etmiş…

Zeki Demirkubuz’un klasik ‘yabancılaşmış’ bireylerinin çok iyi bir örneği olan Ahmet, ne kadar tipik bir karakter? “Bence çok gerçek bir tip. Bence anormal bir durumu yok Ahmet’in. Hayatın içinde onun gibi çok insan var ama biz fark etmiyoruz. Kendiyle derdi olan bir adamın kişisel sebeplerle  toplumdan kendini soyutlamasını izledim ben filmde. İnsanın kendiyle derdi çok olunca, aslında çevresiyle çok derdi olmuyor. Onları önemsemiyor. Ahmet de öyle bir adam, salt kötü biri değil.” Peki Öykü Karayel’in oynadığı Aslı? “Vicdanlı bir karakter diyeceğim ama evli olduğunu bildiği halde evine gelip onunla birlikte oluyor…” yanıtını veriyor. Ama bu Aslı’dan çok Ahmet’in problemi değil mi? “Hayır” diyor, “ben tam olarak öyle bakamıyorum.” Şöyle devam ediyor: “İkisinin problemi bence. Her insan zaaflarına yenilebilir. Aslı da gayet normal bir insan ve zaafı neticesinde yapıyor bunu. Ahmet’in yanında daha ayakları yere basan, daha dünyevi bir karakter. İşler sarpa sardığında ‘dur’ diyebilen bir yanı var. Ahmet öyle değil mesela. Kendini kuyuya atmış sürekli karanlığa doğru gittiğini görüyoruz. Finaldeki sahne de tam bir arınmayı göstermiyor bence. Ahmet o sahneden sonra uyanıp, aynı hayata devam edebilir ve büyük olasılıkla öyle yapmıştır.”

Aslında kadınların acımasız, erkeklerin tutkulu olduğu Zeki Demirkubuz sinemasında sanki rollerin değiştiği yeni bir döneme denk geliyor bu film. Hatta Öykü Karayel’e göre bir ‘before and after Zeki Demirkubuz’ durumu bile söz konusu.

1 2 3 4
Cem Erciyes
13/10/2015 17:00
1 2 3 4 5 >
YORUMLAR




DİĞER HABERLER