Hazal Kaya dendiği anda akan suların durduğu, Twitter ve Facebook’un coştuğu bir dönemde yaşıyoruz. Başarısız 1-2 proje sonrası ekrana “Maral” ile döneceği duyulduğun beri hayranları heyecanlandı. Yanına bir de Aras Bulut İynemli ve Bige Önal gibi genç kuşağın başarılı oyuncuları eklenince iş ilk görüşte, daha izlenmeden bile tadından yenmez bir hal aldı. Ekranella yazarları ilk bölüm izlemesini sizzler için yaptı, görüşlerine yorumu size bırakıyoruz. Hatta yorumlarınızı da bekliyoruz.
DORUK ÖNAL
Adını Maral Koydum, Luna’ya Giden Yol
Uzun süredir beklenen Maral: En Güzel Hikâyem nihayet TV8’de başladı. Sosyal medyada #BirMucizeOlsa diyerek yola çıkan dizinin yolunun ilk bölüm itibariyle uzun olacağını söylemek mümkün. Bunda TV8’in tek dizisi olmasının yanı sıra, başarılı senaryo yazımı, çekimlerin kalitesi ve bence çok etkili müziklerin katkısı büyük olacak.
Maral’ın masal anlatıcılığıyla izlemeye başladık diziyi. İlk andan Hazal Kaya bizi büyülü bir dünyaya davet etti. Zarif, sevimli, sıcak bir anlatımı var Hazal Kaya’nın, buna bir de samimi tebessümü eklenince dizinin atmosferi en başından belli oldu. Duygusal ve romantik komedi tonlarında başlayan dizi yavaş yavaş entrika ve dramla harmanladı kendisini.
Luna adlı bir mekânda geçiyor dizimiz. Türkü Turan’ın canlandırdığı Arya karakteri karizmatik bir giriş yapıyor. Luna’nın müdürü, zengin kızı ancak hayattan beklentileri bambaşka. Hani zenginlik içerisinde mutlu olamamak dedikleri şey var ya onu yaşıyor. Sevdiği adamdan hamile ancak daha ilk dakikadan yiyor golü. Hep babasına kendisini kanıtlamak zorunda kalmış, istemediği sorumlulukları üstlenmiş. İş hayatına başarısız bir başlangıç yapıyor. Mağazadan yapılan siparişler birbirine karışmış, bu durum babasının utanmasına neden oluyor. Sevdiği erkek çocuğu istemez, babasından azar işitir! Bütün o karizmanın ardında yüzünü kaplayan siyah gözlüklerinin ardında kimsenin görmediği gözyaşlarıyla yaşıyor. Dayanma sınırı dediğimiz şey nedir? Evet, hikâyenin çok öncesini bilmiyoruz ama Arya’nın hüznünden anlıyoruz ki bu hayat çekilmez. İntihar edecek kadar kendisini kaybediyor Arya! Fakat Maral, iyi kalpli, duygu yüklü, çalışkan, sevgi dolu Maral kurtarıyor onu. Hayallerini anlatıyor, annesi ve babası öldükten sonra kendisini hatırlamasa da Arya’nın ona nasıl umut verdiğini anlatıyor bize ve ona…
İnsan bazen o kadar dibe düşmelidir ki, büyük bir sıçrama yapabilmek için kendisine alan yaratabilsin. Maral ailesini yitirdikten sonra tüm gücüyle Luna’ya sarılmış, orayı evi bellemiş. Bütün hayali bir gün orayı yönetebilmek olan ama bunun için acımasız hırslara sahip olmayan biri. Luna onun için “hayallerin gerçek olduğu yer...”
Şimdilik garsonluk yapıyor hanım kızımız Maral ve burada birlikte çalıştığı Sarp’a karşı derin duyguları var. Aras Bulut yine karizmasını konuşturuyor. Oynadığı her dizide olduğu gibi burada da havasından geçilmiyor. Dizi de adı Sarp ama herkes ona “çikolatacı çocuk” diyor. Diziye sütlü çikolata tadında giriş yaptı. Her ne kadar karizmatik, havalı bir karakter olsa da aslında yaşadığı zor koşulların da farkında, babasız büyümüş, annesine sevgisi büyük.
Dizi ilk bölüm için çok hızlı bir giriş yaptı. Her şey bir anda oluverdi ancak bu hikâyeyi sarsıntıya uğratacak bir mevzu değil. Zira seyirciyi çekme adına gayet iyi olmuş. Özellikle vurucu sonuyla gelecek bölümler için heyecanı ve merakı yüksek tutmayı başaracağını gösterdi.
Her hikâyede olduğu gibi burada da kötü karakterler mevcut. Arya’nın cici annesi rolündeki Ceyda Düvenci bu rolü üstlenmiş. Partner olarak da kendisine Arya’nın sevgilisini seçmiş. Eh! motivasyon büyük, Luna’yı ele geçirmek. Ancak hiç beklemedikleri bir engelle karşılaşacaklardır. Luna’yı yönetemeyen, bu yüzden babasından azar işiten, hamile olan fakat sevgilisi tarafından bu çocuk istenmeyen ve ötelenen Arya, biraz nefes almak, bu ortamdan kurtulmak için kendisinin intihar etmesini engelleyen Maral’a yetkilerini devreder.
Maral bu işi yapacaktır. Yapacağını biliyoruz. Hem yetenekli hem de çalıştığı yere bağlı. Ancak buna diğerlerini de ikna etmesi gerekecektir. Yönetici olması kötü kadının hoşuna gitmez ve bu durum sadece onun için değil Sarp için de geçerlidir. Bir gece önce Maral’la yapacakları buluşmada ekilen Sarp, Maral’ın Arya’yı intihardan kurtardığını bilmiyordur. Maral saf ve temizken, Sarp kendisini acı verici, aynı ilişkiye takılıp kalamayacak bir erkek olarak tanımlar. Evet, ona ilgisi vardır ama onu üzeceğini de bilir. Bir de şimdi Maral onun patronu oldu. Bu aşk imkânsız bir hale mi geldi yoksa? Hiç sanmıyorum. Ama kolay olmayacağını tahmin etmek zor değil.
Güzel başladı ve güzel gideceğini de hissettirdi dizi. Beklentilerin altında kalmadığını söylemek mümkün. Ana karakterleri zaten biliyoruz. Onların çekiciliği bile yeterli ancak yan karakterlerin de keyifli performansları ve hikâyeleri olacak gibi. En azından dizi bundan beslenecektir. Hatta mümkünse Hamiyet’e bir tarot falı baktırabilirim. Merkür’ün bana neler edeceğini öğrenmek için. Sadece Arya’nın sevgilisi rolündeki karakteri beğenmedim. Biraz daha sahici olabilirmiş. Kötü olamayan bir kötü olmuş. İlk bölüm sonu itibariyle yolu açık olsun diyorum.
MERVE DENİZ
Bir Kore dizisi tadı aldığım Maral’ı, fragmanlarda eğlenceli ve hafif göründüğü için izlemek istedim. Karakterlerin çoğu çok klişe; benim de ilgimi şimdilik, potansiyelleriyle Arya ve Sarp çekti. Arya’nın geçici bir karakter olmayıp Maral’la hesapsız bir arkadaşlığa devam etmesini istiyorum. Sarp ise adeta bir Han Solo, bir Flynn Rider, az daha zorlasak belki Rhett Butler (40 fırın ekmek sonra tabi…) öyle bir şeytan tüylü fakat tam olmuş, cuk oturmuş. İntikam peşindeki esas oğlan bir kötü çocuk mu? Göreceğiz. Hem kendisi tatlı, hem de çikolata yapan ideal sevgili adeta. Eğer senaryo çok fazla drama ve zorlama sahnelere girmezse oluru var gibi, fakat ilk bölümde maalesef çok zorlamalar vardı. Maral’ın hayallerinin mucizevi şekilde gerçeğe dönüşümünde ona yardım edecek daha güzel, yaratıcı fikirler bulunabilir. Misal, Luna gibi büyük ve önemli bir mağazada çalıştığı halde, Hamiyet’in ters bir durumda ne yapılacağını bilemeyip, Maral’ın söylediği şeyleri söyleyememesi mümkün mü? Diziye birkaç bölüm şans vermekte fayda var, en azından müzikleriyle ve optimist havasıyla bir farklılık yaratmaya çalıştığı için. Yan karakterlerin de “karakterleri” var, bundan sonra tek dertleri Maral’ın aşk ve iş hayatı olmaz da hikayeyi dallandırırlarsa gayet de güzel olur.
NİDA FINDIK
Maral hakkında en başından beri beklediğim bir şey vardı, bu iş pastel renklerde ve güzel bir şey olacak. İzlemeye başlamamın onuncu dakikasında o pastelliğe ve yaratılan dünyanın diğer izlediklerimden farklı bir şey olacağına da ikna olmuştum. Bu demek değil ki Ceyda Düvenci’nin bu kadar güzel ve genç görünmesi gözümden kaçmıştı, bu demek değil ki Luna’nın o biraz gerçek üstü atmosferi ara sıra “Yok artık bu kadar tatlış insanlar bir arada çalışamaz!” dedirtmemişti. Kısacası ilk bölümü acayip yoğun ve yorgun bir günün sonunda izlememden midir bilmiyorum orada yaşamak, orada kalma fikri bana çok güvenli gelmişti. Hazal Kaya’nın saçları, giyim tarzı o yarım gülümsemesi çok yerli yerindeydi hatta arkadaşı ile olan ilişkisi bana çok taze ve tatlı geldi. Sarp’ın babasının kim olabileceği fikri de kafamda ufaktan oluştu hatta izlediğim ikinci bölüm fragmanı “Tamam yaaa emin oldum!” dedirtti. Gerçi her an da şaşırabilirim belli olmaz! Hamiyet’in falları gerçek çıkar mı bilinmez ya da bu kadar entrikayı bir kahve fincanında, hissiyatla çözebilir misiniz, tartışılır. Bölümler açıldıkça ve karakterleri tanıdıkça işe daha çok ısınırız diye düşünüyorum. Şimdilik elimizde güzel bir paket var ve henüz paketin ucundan açtık, içindekini zaman içerisinde görürüz.
Rating değerlendirmesi:
Maral: En Güzel Hikayem Total’de 21., AB’de 11. Oldu. Tv8’in üçüncü dizi denemesi diğer iki işten daha yüksek reytinglerle işe başladı diyebiliriz. Tabii ikinci ve üçüncü bölümlerde alacağı oranlarla işin geleceğinin nasıl şekilleneceğini bize zaman gösterecek. Reyting sonuçlara Ekranella’nın reyting sonuçları sayfasından bakabilirsiniz. Unutmadan Maral’ın sosyal medya’da akşamın en çok konuşulan dizisi olduğunu da hatırlatalım.