Okuması izlemesinden daha heyecanlı!
logo logo logo logo logo
Bu sitede yer alan yazılardan yazarların kendisi sorumludur.
Referans vermeden kullanmayınız.
ÖZEL
Kim bu Kendal?

Diziyi daha önce izlemeyenler için Kendal’ın tek tek ne yaptığını anlatmak büyük haksızlık olur. Ama şunu belirtmek gerekir, aklınıza gelmeyen şeyleri yapan bir adam değil o. Aklınıza gelenleri yapıp sizi buna rağmen şaşırtabilen ve kızdığınız anda bile gölgesine basmaktan imtina ettiğiniz bir “ağa.” Yeri geldiğinde değil her zaman kadını ikinci sınıf gören ama ikinci sınıf görüp de hafife almayan ve böyle bir düşünce tarzı içerisinde ne yapması gerektiğini bulmaya çalışan; anne kavramı ile aslında başı belada olan… Azıcık mal peşinde, azıcık sevda yolunda yürümeye çalışan ve bütün her şeyi becerikli bir şekilde eline yüzüne bulaştıran, komşumuzun eniştesi gibi, tanıdığımız bir tip. Karizması da yerinde hani. Kadınlarla arası bu yüzden belki de asla düzelmiyor. Daha çirkin ve silik bir tip olsa belki kimi zaman aldığı “desteği” bu kadar alamayacaktı hikâyenin kimi kadınlarından… Sahiplenici olması kimi zaman onu dokunulmaz yapıyor gibi görünse de, diğer insani duyguları gibi onu da bir abartı ile karman çorman yaşıyor. Ama yazının başında belirttiğim gibi, onun kötülük anlayışında abartmak bir seçenek değil. Onun sözlüğünde kötülük kelimesinin karşısında şunlar var. Terk etmek var, gitmek var, toprağına isyan etmek var, tanımadığı yerden biriyle evlenmek var. Kısacası keşfetmekle arası bozuk ve komik bir tesadüftür ki, bir o kadar da keşfetmeye meraklı.  Yeniden Kendal’ın nefesi Mesut Akusta’ya geçecek olursak, keskin bir viraj lazım. İki paragraf da ona ayırmak gerek.
Mesut Akusta’nın kendi ağzından çocukluğunu ve hayatına damga vuran bir olayı dinleyelim. Eminim bunu okuduktan sonra Kendal neden bu kadar iyi yansıtılıyor daha iyi anlayacaksınız siz de: “Konya Gözlü’’de devlet tarım ve hayvancılık çiftliğinde doğdum. İlkokulu bitirene kadar oradaydım. Sonra Afyon’’a gittik. 12 Eylül süreci yaşanıyordu. Ortaokulda olmama rağmen birçok olayın içinde yer aldım ve disiplin kurulu kararıyla okuldan atıldım. İnsanları siyasi görüşünden dolayı yargılamam; önemli olan insan tanımaktır. Ama o dönemlerde çok zordu konuşmak, insan tanımak. Her insan kendine göre haklıdır oysa! Ailemle o dönemi ağır geçirdik. Devrimci bir adamımdır ve de hiç pişman olmadım. Ama bunun acısını o kadar çok çektim ki, ortaokul son sınıftayken beyin travması geçirmeme neden oldu. Ölümden döndüm. Üstelik buna öğretmenim sebep oldu! Orta son sınıftayken matematik öğretmenim kafama vurdu ve komaya girdim. Afyon’’da koşullar iyi olmadığı için beni Ankara’ya sevk ettiler. Hacettepe’de iki ay yattım, tedavim bir sene sürdü. Aslında bu beyin travması bir birikimin sonucu. İlkokul öğretmeninden her gün dayak yemek bilinçaltında çok iz bırakıyor. Sorduğu soruya yanlış cevap vereceğiz diye korkardık; çünkü vurduğu zaman ellerine kan otururdu. Arkadaşlarımla “ilkokul bitsin öğretmenimizi öldüreceğiz” diyerek planlar yapardık.

1 2 3 4
Nida Fındık
03/12/2013 00:35
YORUMLAR




DİĞER HABERLER