E peki o zaman neden Belgin’in başına bunlar gelebiliyor? Buna verilecek cevaplardan birisi toplumsal cinsiyet normlarının her koşulda kendini yeniden üreten ve iktidarını sürdürmek isteyen bir ‘toplumsal erkek aklı’ tarafından idare ediliyor olması. Türkçesi: Belgin’in bir ‘kız’ ya da ‘bayan’ değil, bir ‘kadın’ olması. Belgin frapan bir tarzı olan oldukça güzel, çekici ve daha da önemlisi bağımsız bir kadın. Tüm bunların üstüne Belgin’in cinselliğini dizideki diğer tüm kadınlardan daha rahat bir şekilde yaşadığını biliyoruz. İşte Belgin’in cezası da onun bir sosyopat olmasından dolayı değil de onun bir kadın olmasından dolayı kesiliyor. Belgin’in çocukluk arkadaşı olacak Murat adlı insan müsveddesi, her ne kadar Belgin tarafından defalarca kazıklanmış olsa da, Belgin’e kezzap atmasının altında yatan sebep, temel olarak aşkına karşılık bulamamış olması. Böyle anlatınca hikaye biraz daha tanıdık geldi mi? Türkiye’deki kadın cinayetlerinin neredeyse hepsi bu yüzden işlenmiyor mu? Maalesef bu soruların yanıtı hep ama hep evet.
Ama Murat onu sevdi, Belgin de ona çok kötü davrandı falan diyenleri duyar gibi oluyorum. Lütfen böyle demeyin, ben yine tekrarlayayım: Belgin ya da başka bir kötücül kadın karakterin de bir erkeğe hayır demeye hakkı vardır. Ama işte aşıksın diye, efendim işte Murat cücüğü gibi sevdin diye, hatta dağları taşları dahi merhamete getirecek sevdana karşındaki insan “merhamet etmedi,” ümit verdi/vermedi, yahut karşılık göstermedi diye maşuğa şiddet uygulayamazsın. İşte böyle bir aşıklık halinde bir insanın aşkı yüzünden kendisini kullandırtması, sırtından vurulması, ya da ne bileyim kalbinde onarılmayacak yaralar falan açılması sadece ve sadece o insanın kendi suçudur. Maşuk sosyopat ise, yapılacak tek şey var, o da aşkını da alıp gitmek. Gitmek ve bir köşede bağıra böğüre ağlamak. Çekilecek derdimiz varmış demek, aslanlar gibi aşkın yasını tutmak.