Sanat Hayat İçindir!: Sanat mı hayattan doğar, hayat mı sanattan?
!f İstanbul’un sanat ve hayatın birbirine karıştığı etkileyici hikâyeleri buluşturduğu “Sanat Hayat İçindir!” bölümü, bu yıl da merakla beklenen belgeselleri bir araya getiriyor; Marlon Brando’dan Robert Mapplethorpe’a, Iris Apfel’den John Berger’a, hayran olduğumuz sanatçıların hayatlarına daha yakından bakabilme fırsatı sunuyor. Robert Mapplethorpe’a dair ilk belgesel Dünya prömiyerini bu yıl Sundance’te yapacak olan ve Berlin Film Festivali’nin ardından ilk kez !f İstanbul’da gösterilecek Mapplethorpe: Look at the Pictures/Mapplethorpe: Fotoğrafa Bak!, 1989’da kaybettiğimiz efsanevi sanatçı ve fotoğrafçı Robert Mapplethorpe’a adanmış ilk belgesel olma özelliği taşıyor. Party Monster filmiyle tanıdığımız Fenton Bailey ve Randy Barbaro’nun HBO için çektikleri film, Patti Smith’in National Book Award ödülünü kazanan ve ülkemizde de büyük ilgi gören Just Kids/Çoluk Çocuk kitabında dostluklarını ve aşklarını anlattığı Robert Mapplethorpe’un bugün bile olay yaratan fotoğraflarını ve provokatif hayatını konu alıyor. Debbie Harry’den Blondie’ye, Fran Leibowitz’den Brooke Shields’a, ve tabii ki Patti Smith’e, pek çok ünlü ismin Mapplethorpe’tan aldıkları ilhamı konuştukları Mapplethorpe: Fotoğrafa Bak!, sanatçının hayatına dair bugüne dek görmediğimiz arşiv görüntülerini ve işlerinden örnekleri ilk kez hayranlarıyla buluşturuyor. !f’in sanat ve hayatın birbirine karıştığı etkileyici hikâyeleri buluşturduğu “Sanat Hayat İçindir!” bölümünde bu yıl izleyeceğimiz diğer filmler ise şöyle: San Francisco Film Eleştirmenleri Birliği’nce Yılın Belgeseli seçilen, Uluslararası Belgeselciler Birliği tarafından da En İyi Senaryo Ödülü’ne değer görülen, Marlon Brando’nun yayınlanmamış ses kayıtlarından yola çıkarak adeta bir oyunculuk ve hayat dersi veren Listen to Me Marlon/Dinle Beni Marlon; geçtiğimiz yıl kaybettiğimiz, Christo's Valley Curtain, Grey Gardens gibi kült belgeselleriyle tanıdığımız efsane belgesel yönetmeni Albert Maysles’ın son filmi de olan ve yarım asırdır New York’un en renkli moda ikonu olarak adından söz ettiren efsanevi moda ikonu Iris Apfel’in kıyafetleri kadar göz kamaştırıcı ve samimi dünyasını anlatan Iris; 1973 yılında yaşadığı şehri terk edip İsviçre Alpleri’nde küçücük bir köy olan Quincy’e yerleşen John Berger’ı Quincy’deki mevsimlerin ritimleriyle merkezine yerleştiren ve aralarında Tilda Swinton’ın da olduğu dört yönetmenin kısalarından oluşan The Seasons in Quincy: Four Portraits of John Berger/Quincy'de Mevsimler: John Berger'ın Dört Portresi; Lena Dunham’ın yapımcısı ve aynı zamanda oyuncusu olduğu, Eloise kitaplarıyla hatırı sayılır bir üne kavuşmuş olan Hilary Knight hakkındaki kısa belgesel It's Me, Hilary: The Man Who Drew Eloise/Ben Hillary: Eloise’i Çizen Adam; geçen yıl !f’in en büyük ilgi gören filmlerinden Of Horses and Men ile yönetmenliğe geçiş yapan oyuncu Benedikt Erlingsson’un Sigur Ros’un büyüleyici orijinal müziğinden de destek alarak yarattığı, nefes kesici gösterilerin daha önce görülmemiş arşiv malzemelerinin derlemesinden oluşan rüya film The Show of Shows/Şovların Şovu ve Amerikan mizah dünyasının en ünlü kadın komedyenlerinden Tig Notaro’nun ikinci derece meme kanseriyle ilk karşılaşmasından âşık olmasına, bir anda ünlü oluşuna ve inişleri ve çıkışlarıyla tedavi sürecine kadar geçen zamanı kendine has mizah anlayışıyla anlatan Tig.
David Bowie klasikleri !f’te
!f İstanbul’un bu yıla özel bölümlerinden ilki, 10 Ocak’ta kaybettiğimiz, sinemadan müziğe pek çok alanda unutulmaz eserler vermiş, 70’lerden bugüne, tarzı ve duruşuyla sanat ve moda dünyasını derinden etkilemiş David Bowie’nin anısına hazırlanan “David Bowie…”. Bowie’yi beyazperdede de ikon bir isme dönüştüren iki film, yenilenmiş kopyalarıyla Türkiye’de ilk kez !f İstanbul’da gösterilecek.
Bunlardan ilki, Far from the Madding Crowd, Bad Timing, Don’t Look Now gibi ödüllü filmleriyle tanıdığımız Nicolas Roeg’in Walter Tevis’in aynı adlı romanından uyarladığı 1976 tarihli başyapıtı The Man Who Fell to Earth/Dünyaya Düşen Adam. Gezegeninde yaşanan su sıkıntısına çözüm bulmak için Dünya’ya gelen ama burada geçen zamanı uzadıkça insanlığın yozlaşmalarına kapılıp ruhunu kaybeden bir uzaylının yaşadıklarını konu alan film, türün hayranları tarafından kısa sürede kült mertebesine ulaşmış bir bilimkurgu. David Bowie’nin ilk filmi olma özelliğini de taşıyan Dünyaya Düşen Adam, Berlin’de yarışmış, Bilim Kurgu, Fantastik ve Korku Filmleri Akademisi tarafından da Bowie’ye En İyi Erkek Oyuncu Ödülü’nü getirmişti.
“David Bowie…” bölümünün bir diğer filmi ise, ilk filmiyle vampir filmlerine yepyeni bir soluk getiren Tony Scott’ın yönettiği The Hunger/Açlık. 1983’te gösterime girdiğinde ağır eleştirilerle karşılanan ama zaman içinde kendi takipçilerini yaratarak en muhteşem vampir filmlerinden birine dönüşen Açlık, David Bowie, Catherine Deneuve ve Susan Sarandon’lı kadrosuyla da göz kamaştırıyor. Bowie’nin performansıyla büyülediği Açlık, stilize, atmosferik ve bugünün standartlarında bile oldukça seksi ve melankolik bir vampir filmi.
!f kült: Güllerin Cenaze Töreni!
!f İstanbul’un kemikleşen bölümlerinden !f kült’e bu sene Toshio Matsumoto’nun 1969 tarihli klasiği Funeral Parade of Roses/Güllerin Cenaze Töreni konuk oluyor. Japon Yeni Dalga Sineması’nın mihenk taşlarından biri olan film, kısa ve belgeselleriyle tanınan Matsumoto’nun 1988’de sonlandırdığı sinema kariyerindeki dördüncü uzun metrajı. Japon altkültürünün derinlerinde gezinen bu yarı kurmaca yarı belgesel film, avangart sinemanın da başyapıtlarından biri sayılıyor. Funeral Parade of Roses/Güllerin Cenaze Töreni, Türkiye’de ilk kez !f İstanbul’da gösterilecek!