Bir zamanlar Türkiye’de sofralar Yalan Rüzgarı dizisinin reklam arasında kurulur, bütün anneler diziyi seyrederken hayatı durdururdu.
İki yıl önce taşındığım İngiltere’de bir gece yarısı... Televizyonda dizi izlerken aklıma aniden ‘Katherine Chancellor’ geliyor. Yalan Rüzgarı’nı izlemiş olan herkesin hemen hatırlayacağı birkaç karakterden biri olan; uzun tırnaklarıyla hafızalara kazınmış, yıllara meydan okuyan ve saf hizmetçisi Ester ile yaşayan Katherine Chancellor... “Acaba hala hayatta mı?” diye düşünüyorum. Chancellor daha önce de aklıma bir kaç kez gelmişti ve ilk düşündüğüm şey bu olmuştu. Bu son derece normal; çünkü o dizinin en yaşlı karakteriydi ve dizi Türkiye’de yayınlanmaya başladığı sıralarda ben ilkokula başlamıştım. Neyse, hemen google’ dan, Katherine Chancellor karakterini canlandıran Jeanne Cooper ile ilgili arama yapıyorum.
Ve acı haber karşımda; Yalan Rüzgarı’nın Katherine Chancellor’ı, yani Jeanne Cooper hayatını kaybetmiş. Türk gazetelerinde bile çıkan ölüm haberinin geçen yıl mayıs ayına ait olduğunu görünce, bu haberi nasıl atladığıma şaşırıp kendime kızıyorum. Hemen Jeanne Cooper’ın dizide oynadığı son sahneyi youtube’ dan bulup izliyorum. Chancellor’ın bir zamanlar yaşadığım eski evimmiş gibi merdivenlerine varıncaya kadar net hatırladığım malikanesinde, hep kavgalı olduğu Jill Abbott ile geçen ve öleceği biliniyormuş gibi çekilmiş çok etkili bir sahne.
Hemen Yalan Rüzgarı’nı Türkiye’de yayınlandığı on yıl boyunca hiç aksatmadan izlemiş annemi arıyorum. Ne de olsa o kadar yıl emek vermiş, bilmek onun da hakkı. Annemi aradığım sırada Türkiye’de saat sabah karşı 03:00 olduğundan, annem uykulu bir sesle telefonu açıyor. Benim gece aramalarıma alışık olduğu için telaşlanmasına gerek olmadığını biliyor. Ve acı haberi anneme veriyorum; “Anne, Katherine Chancellor ölmüş”. (Sonuçta biz onu Katherine Chancellor olarak tanıdık, Jeanne Cooper olarak değil.) Annem de uzun zamandır görmediği eski bir tanıdığı gibi “Yazık, zaten yaşlıydı,” diyor. Sonra ekliyorum; “Hem de geçen mayısta ölmüş.” Telefonda kısa bir sessizlik, neredeyse annemle ikimiz kendimizi suçlayacağız. Sanki bizden baş sağlığı dileği bekleyen ailesine, dizi ekibine karşı mahcubuz. O sırada annem Ankara’ya teyzemi ziyarete gittiği için gecenin köründe gelen telefon sesine panik yapan teyzemin sesini duyuyorum “Ne oldu, kötü bir şey mi olmuş?” Annem de aynen benim ses tonumla teyzemi cevaplıyor; “Katherine Chancellor ölmüş”.