Okuması izlemesinden daha heyecanlı!
logo logo logo logo logo
Bu sitede yer alan yazılardan yazarların kendisi sorumludur.
Referans vermeden kullanmayınız.
ÖZETLİYORUM
Yaşamak istemediğin hayata kırmızı kartını çıkart!
Sezon: 1 Bölüm: 5

ONUR

Madalyonun ikinci yüzündeki sınır tanımaz karakterimize geldi sıra. Onur’un da yaptıklarına onun açısından bakıp düşünmeye çalışsam da yok arkadaş, ne zaman bu çocuğa hak vermeye çalışsam hop bir şey yapıyor ondan sonra da bende ne empati kalıyor ne bir şey. En sonunda ağzım açık ‘ee yok artık ‘ diyerek izliyorum bu psikopatçığımın sahnelerini. Ama yalan yok şimdi Burak Dakak karakterin duygusunu gözünde taşıyor. Onur, annesinin karşılıksız sevgisinin son damlasına kadar sahip olmuş bir çocuk ve aynı sevgiyi Ceren’den istediği halde göremeyince delirmesi normal gibi gözüküyor. Tabii onun her yaptığına koşulsuz katıldığımı göstermiyor bu durum. Her bölüm daha ne yapabilir dediğim bu çocuğun aklıma gelmez psikopatlıklarıyla yerime çivileniyorum. Onun bu sınır tanımazlığına alışmamız gerekiyor herhalde. Ne diyelim seni de böyle kabul ettik üzülme psikopat çocuk. Gelelim yaralı kalbindeki tek aşkına. Onur’un Ceren’e duyduğu delice aşkı ilk başta kendisine sonra da tüm çevresine büyük zararlar vermeye devam edecek gibi duruyor. Bundan en büyük payı da Fırat’ın alacağı aşikar.

Annesinin gücü sayesinde ıslahevinde Fırat ve arkadaşlarına yaptıklarının sonu gelmeyecek gibi. Soğukta tüm gece onların avluda kalmasına sebep olurken oturup kahve içebilecek kadar rahat bir karakter ile karşı karşıyayız. Vallahi yalan yok şimdi Onur’un bu tatlı deli bozuk tavırları benim heyecanımı körüklüyor. Fırat’cığım size üzülmüyorum demiyorum ama hak ver şimdi, Onur’un da bu halleri bir ayrı hoş. Ama Ceren konusunda tavrım net ve açık yani. Tamam arkadaşım anladık kızla geçmişten gelen bir birlikteliğiniz var hatta bir ara yaşadığınız küçük çaplı sevgilicilik oyununuz da var ama yahu kız daha ne kadar söylesin senden nefret ediyorum diye. Onur aşkı yüzünden gözü dönmüş bir karakter ve onun bu delice aşık hallerini Burak Dakak müthiş canlandırıyor. Sevdiğin, aşık olduğun kızı kaybetmek istemiyorsun hatta düşmanın olarak tavır koyduğun birisine kaptırma fikri aklını kaçırmana yetiyor ancak kızı kaybetmemek için elinden gelen ne varsa yapmaya çalışması, bıçaklamaya hatta adam kaçırmaya ve öldürmeye kadar uzanınca senin de deliliğinin çivisi çıkıyor arkadaşım. Bir dur sen bir git rezene çayı falan iç. Rahatla bir öyle gel. Bu ne yahu, bendeki de kalp; tansiyonum fırlıyor senin bu deliliklerine.

Son sahnede Onur karakterinin gözü dönmüşlükleri , delirmeleri yerindeydi. Yani ben de bir kızı bu kadar sevsem bu şekilde olabilirdim herhalde. Yok ya yok o kadar da değil kimse Onur kadar olamaz. Tabii Fırat’ı boğmaya kalkışması ve onu orada öylece ölüme terk edip ıslık çalarak okula gitmesini göz önüne alırsak Onur’dan korkmamız gerektiğini aklımızın bir köşesinde bulundursak iyi olacak gibi.

 

CEREN

Ben bu karakterimize ‘kızçe’ diye sesleneceğim haberiniz olsun başta. Kızçeciğim öyle sana samimi davrandım diye hemen şımarma çünkü yeri geldikçe seni de paylayacağım. Bu dizide her bir karakterin hikayesindeki kördüğüm diğer karakterin uç noktasına bağlanıyor. Galiba beni diziye çeken taraf da bu oldu. Ceren-Fırat-Onur da bu kördüğüm yumağından paylarına düşeni fazlaca alanlardan. Bu üçlünün hikayelerinin birbirine bağlantılı olması diziye hareket getiriyor ve ben bu hareketlilikten çok hoşnutum. Daha öncesinde kızçemin Onur ile sevgili olmasının Onur’un abartıp anlattığı gibi bir durum olmadığına eminim. Ceren sevdiklerini üzmemek için istemediği şeyleri yapmak zorunda kalan bir karakter ama bir noktada bu kızçeme aferin demek istiyorum. Fırat’a olan aşkını saklamıyor hatta elinden geldiğince kendi çapında bunu karşı tarafa da hissettiriyor. Vallahi bu kızçeyi sevmemin asıl nedeni bu aslında. Fırat ve Ceren sahnelerini gülümseyerek izliyorum, lütfen biraz daha bu sahneler artabilir mi sayın senaristlerim. Ceren karakteri de diğer karakterlerde olduğu gibi ayrı bir incelikle işlenmiş. Yaptıkları kazada ölen çocuğun abisine aşık bir kız. Bu gerçek ortaya çıkmadan daha ne kadar gider bilinmez ama Ceren bulduğu aşkın peşinden sürüklenmeye başladı bile çoktan. Ancak Fırat’ın annesine karşı bu gizlilik çatışmaya dönüşür gibi geliyor ve o günleri merakla bekliyorum. İşin zor kızçem ama ben yanındayım, merak etme. Bu bölüm Ceren’in içindeki suçluluk duygusunun  ve aşkın çarpışmasını izledik. Fırat’ın annesi okula elinde kazanın görüntüleriyle gelince hepimiz gibi bu kızçemin de yüreği bir hop dedi hani. Ama sonrasında Fırat’ı teselli etmekten de geri durmadı orası ayrı tabii. Ceren için Fırat’ın ölen kardeşi onun içinde kapanmayacak bir yara. Gelelim Fırat ve Ceren konuşmalarına. Fırat’ın cd kırıldıktan sonraki çaresizliğine Ceren koşturdu. Ee ne demişler tam ‘ne yapacağım ben’ dediğin anda bir el uzanır yaralı avuç içlerine. Tamam böyle bir söz dememişler bunu ben dedim ama Ceren ve Fırat’ın durumu tam olarak böyle. Ceren içinde Fırat’a karşı olan vicdan muhasebesini yapadursun sonunda gerçek ortaya çıktığında Fırat’a uzanacak olan yaralı el yine onun eli olacak bundan eminim. Onur her ne kadar araya girmeye çalışsa da onun yaptıkları ve yapacakları ancak bu ikiliyi daha da yakınlaştırmaya vesile olacak gibi duruyor.

1 2 3
Gülsem Gencel
01/12/2016 16:58
YORUMLAR




BUNLAR DA VAR