Bölüme dair kısa kısa notlar…

*Belki de bölümün en şahane sahnesi İso’nun Turgut Uyar’ın Sevgim Acıyor şiirini okuduğu sahneydi. İso daha ne kadar acılarına tutunarak yaşayacak bilmiyorum. Bir insan bu kadar acıyı nasıl taşı onu da bilmiyorum, ama bütün bunları yaşamasının mutlaka bir nedeni olmalı diye düşünüyorum. İso, İso’luğunu yapacaktır inanıyorum. Ayrıca, İso’ya Serdar’dan başka bir dost daha gerekli bence. O yüzden Ömer’le derdi neyse bir an önce çözmesini diliyorum. Şöyle karşılıklı otursalar, çilingir sofrasını kursalar fena mı olur?  Yeri gelmişken Kerem Fırtına gerçekten rolünün hakkını veriyor. Şiiri öyle güzel okudu ki içim acıdı gerçekten. Önünde saygıyla eğiliyorum.

*Neriman’ı daha ne kadar itici yapabilirsiniz bilmiyorum. Artık onu Koriş de kurtarmıyor. Gittikçe de kötüye gidiyor üstelik. O çıngıl çıngıl sesine ve sürekli para ve statü ile ilgili yaptığı esprileri kaldıramıyorum artık.

*Seyircinin duygularına tercüman olan Nihan yapmışlar. Olmuş, olmuş… Hem de çok güzel olmuş… “Sakallarıyla mı öptü” muhteşemdi☺ Defne’nin de “bileklerimi jülyen doğrayacağım” esprisine bayıldım. Sözün asıl sahibini de bilince daha bir keyifli oluyor tabii ki☺

*Serdar ve Nihan diyaloglarını seviyorum. Onlar da tam tencere kapak durumu var. Çok eğleniyorum ne yalan söyleyeyim.

*Passionis daha kaç defa batma tehlikesi yaşayacak acaba? Türkiye gibi bir ülkede hiçbir şirket bu kadar dalgalanmayı kaldırmaz. Hele de tasarım gibi bir iş yapıyorsa… Şu şirketi durgun sulara çekin azıcık gözünüzü seveyim☹

*Necmi’nin destek ekibi ile yardıma gelmesi çok şık hareketti. Ömer’in evine girerken ürktüm yalnız… O nasıl girişti öyle yahu^.^

*Sinan ve Seda baby step, ama emin adımlarla ilerliyorlar. Çok da uyduklarını ve yakıştıklarını düşünüyorum. Seda’nın ayna önündeki kahve provası çok keyifliydi. Müjde Uzman’da çok güzel oturdu role bence. Tebrikler ona gidiyor…

*Seda bu kadar şık giyinip, böyle güzel saç ve makyaj yaparken; bizim Defne’miz niye böyle üvey evlat gibi☹ Her ne kadar lojistik müdürü de olsa modayla ilgili bir iş yapıyor bu kadın. Biraz daha özen rica etsek çok şey mi istemiş oluruz acaba? Sevgili make up’ımızdan da minik bir ricamız olacak. Lütfen Defne’nin gözünün içine kalem çekme sevgili make up. Yüz yıl önceydi o makyaj ya☹ Ayrıca, kadın o kadar güzel ki aşırı makyaja da hiç ihtiyacı yok. Hafif bir dokunuş harikalar yaratabiliyor. Naçizane bir öneri sadece…

*Aytekin’e bayılıyorum. Yeni idolüm olmaya aday kendisi. Yalnız kafama takılan bir şeyi sormadan edemeyeceğim. Sinan’ın Yasemin’le evlenip boşandığını bilen Aytekin; Türkiye’nin dünyaca ünlü en büyük tasarımcısının, müzmin bekâr Ömer İplikçi’nin Defne ile evlenip; üstelik bir gün sonra boşandığını nasıl bilmez? Hiç mi magazine konu olmadı bu nikâh? Bırak herkesi Neriman düğünü dünyadaki paparazzilere bile haber vermiştir yahu^.^ Yani bana biraz saçma geldi. Ayrıca, bu şirket partilerde filan bir araya geliyor. Hiç mi konuşup dedikodu yapmazlar? Hayatta inanmam^.^

*Koriş yine mesajcıydı bu bölüm. Pamir’e Defne ve Ömer arasındaki bağı ne güzel anlattı değil mi? Bu kadar derin bir şeyi böyle espriyle karışık anlatmak bir tek ona yakışıyor.

*Koriş ve Aytekin… Yeni muhteşem ikili… İlk karşılaşma çok iyiydi…

*Derya’yı ilk defa böyle bir replikte izledim. Gerçek Derya güzelmiş be. Ömer’de karşısında odun gibi durmayaydı iyi olurdu, ama beyimizin kafası karışık ne yapalım?

*Güzel dizimizin yine gündemi es geçmeyip aşure sahnesi çekmesi de harikaydı. Kendi evimde pişiyormuş kadar keyif aldım. Düşünenlerin aklına sağlık…

*Hala Hulusi ve Türkan’ı merak ediyorum.

*Bu hafta Mine yoktu ve eksik kaldım resmen☹

Her zaman olduğu gibi emek veren, zamanını harcayan, yüreği ile çalışan tüm ekibin ellerine sağlık…

Yazımı Nikos Kazancakis’ten bir alıntıyla bitirmek istiyorum.

“Artık dünküleri hatırlamaktan, yarınkileri istemekten vazgeçtim. Şimdi, şu anda ne oluyor o ilgilendiriyor beni.”

Sevgiyle kalın…