Genel itibariyle akılda kalan ya da bu bölümü iyi kılan şey, yeni bir karakterin gelmesi ve ikili ilişkilerdeki çözülmelerdi. Ama iki kardeşin pek de karşılaşmaması sebebiyle keyifsiz gelmiş de olabilir kimi izleyiciler için. Ne olursa olsun, Füsun’un Mert’in eksikliğini duyması önemli bir nokta bence. Onun oğlu Umut olduğunu öğrenince neler hissedecek kim bilir… Aynı şekilde, Yusuf’a çıtırla ilgili isteklerini belirten Sarp’ın da, ilişkinin tek taraflı yürümesine izin vermeyeceğini anladık. Daha da anlamamız gereken ilişkiler var. Mesela; Yeşim ile Melek neden birbirlerinden hoşlanmıyor? Sonuçta Yeşim, dünyanın tatlı ve yufka yürekli adamıyla olmadığını biliyor. Bu çıkar ilişkisinde hazmedemediği bir şey mi var? Kız evlatla ilgili bir travma olabilir belki. Bu noktada yine Yeşim, Celal’in yanlarına getirdiği, hatta tam olarak yan yana oturttuğu iş arkadaşıyla şans eseri tanışıyor gibi. Bu durum da enteresan bir yandan. En azından, aile saadetinin yaşandığı saatlerde, buna ortak olacak bir adam hakkında insan daha önce bilgi vermez mi? Kötülerin safında olmayı seviyor çünkü kadın karakterler. Bir de Eylem ile Sarp var tabii. Açıkçası ilk bölümde, sanki Eylem yıllardır seviyormuş gibi gelmişti Sarp’ı. Bu bölümde ise mutfakta konuşurken, yılların eskitemediği bir dostlukmuş gibi anlaşıldı. Hala açık bir kapı var ama orada. Öncesine dair yani.
Yeni bölümde, bitecek saymalar ve tekrar açılacak gözler, ebeler de ha babam devam edecekler aramaya. Herkesin önü, arkası, sağı, solu sobe!