Dizinin tamamına böylece komplesine bayıla bayıla bir hal oldum biliyorum, hiç mi kötü yanı yok bunun diyecek olursanız vardır belki ama ben ne görüyor, ne biliyorum. O yüzden bir sonraki adımımda İsot var!
İsmail beni benden alıyor! O kadar ince esprilerle oluşturulmuş ki, tek bir mimiğinin bile ettiği tonla laf var. Ola ki kaçırıyorsanız vahlar vahı tühler tühü; üzülmelisiniz kendinize. İzinli olduğu gün arkadaşları ile zorunlu olarak çifte randevuya çıkan ve yancı kızın “Ben kıvırcık sevmem’,” lafı ile kendini berber koltuğunda “Saçları düzelt usta, fönü getir,” cümlesiyle bulan İsot. Tam olması gerektiği gibi samimi, esprili, bağrı yanık çırakların en birincisi!
Didem’in babası ile hastanede görüştükten sonra Ali Nejat ile buluşmaya gitti Naz. Kızının mezarını bile yaptıramamaktan şikâyetçi haklı olarak adamcağız. Vicdanını hafifletebilecek bir harekete ihtiyacı var. Bir de yeşil gözlü, güzel yüzlü torununa…
Bunları konuştular ama ben bir yerde konuştukları konudan o kadar koptum ki tek bir sahne ile ben kendime gelene kadar sahneler geçti, başa döndüm tekrar aynı yere takıldım. Ellerini, yüzüğüne baktıkça kötü anları aklına üşüştüğünden, birbirinin içinde saklamaya çalışan Naz ve onun yanında çekingen bir yanı olduğunun farkına varıp ellerini ne yapacağını bilemeyen Ali Nejat! Daha nasıl anlatılır o an bilemiyorum. Çok sevdiğim bir tabloya baktığımdaki hisler uyandı içimde. Oynayanından çekenine, yazanından yayınlayanına; her birinin bir emeği bin karşılık bulsun!
Sonunda evin yolunu bulan Naz ve Ali Nejat ile görüşmesinden sonra aklı en sonunda eşine gelen Umut bir kanepede oturabildiler. Konuşmaları gereken öyle bir konu vardı ki… Ama konuya giriş dahi yapamadan Ali Nejat ve Naz’ın kafedelerken çekilmiş görüntüleri ‘şok şok şok flaş flaş flaş ünlü CEO’nun yanındaki gizemli hanımefendi de kim?’ haberciliği ile yayınlandı. Ondan sonrası iyilik güzellik demek isterdim ancak fragmandan anlaşılan o ki, o işler öyle olmuyormuş.
Bir sonraki bölümde görüşmek dileği, sevgi ve sağlıcakla…