Okuması izlemesinden daha heyecanlı!
logo logo logo logo logo
Bu sitede yer alan yazılardan yazarların kendisi sorumludur.
Referans vermeden kullanmayınız.
ÖZETLİYORUM
Başka hiçbir şeyin umrumda olmadığını anlamıyorsun değil mi?
Sezon: 1 Bölüm: 32

*Biyociğğno'nun şirketini devrettiği adamlar, Passionis'le çalışmak istemiyor. Bu da Ömer ve Sinan için zor günlerin habercisi. Ah o soğan çorbasını mı haram etsem size ya, ayıp ayıp. Defne olayın ne olduğunu bilmediği halde, sevdiği adamı şefkatli kollarıyla sarıyor. İşte Defne'nin en sevdiğim huyu kesinlikle bu. Ömer'e olan inancı ve her daim sevdiği adamın arkasında, onu cesaretlendiren halleri. "Sen halledersin." İnsan bazen bir adım atmak için gerçekten de, kendisine uzatılan bir el istemez mi? Defne; Ömer kendisine, her şeyi halledeceğine inansın ve bir ilişkiye başlayabilsinler diye düşünürken, şimdi tüm bunları boşveriyor ve kendisi Ömer'e ne kadar güvendiğini gösteriyor. Yine sıfatsız, kendi acılarını boşverip, merhem belki de ilham olmaya çalışıyor Ömer'e.

*En hoşuma giden sahne diyebilirim ki, Defne tasarımcı olmanın kendisi için neden bu kadar önemli olduğunu hissettirdi Ömer'e. Ve eminim ki, iki hafta önce bizim gözümüzde anlam kazanan hırsı ve egosu, Ömer için de anlamlı kılınmıştır artık. Yavaş yavaş affettik biz Defne'yi, unuttuk bi özünden şaştığı halleri, şimdi sıra Ömer'in teslim oluşuna gelmek üzere..

*İki gün önce Defne çaresiz ağlarken onu saçlarından öpmüştü Ömer. Şimdi Defne yapıyor aynısını. O kadar "biz birbirimize yeteriz" diye bağırıyorlar ki, herkes her şeyin farkında ama bir şey olmuyor ama aslında çok sey oluyor. Bazen anlatamazsın.. Adım adım döşemek lazımdır belki taşları, sağlamlaştırmak lazımdır. Diyorum ya bazen anlarsın ama anlatamazsın.

Muhtemel aşk için, muhtemelen aşk..

*Ben de istedim Ömer o odanın kapısını açtığında girsin içeri, ayıcıklı pıjamalı kızın yanına sokulup, huzurlu bir uyku çeksin. Sonra dedim ki o, Ömer İplikçi. Öpmek yerine, "Rujunu bozayım mı?" diye soran ince ruhlu adam. Kesinlikle, Manu'da Defne'nin dudaklarına yapışan adam bu adam olamaz zaten. Medeniyet dediğin kesinlikle Ömer İplikçi çünkü.

*Ömer de yaklaşmak istiyordu aslında Defne'ye, elbette, ama eh işte kolay değil. Yalnız kesinlikle eminim ki bu sefer bir buz dağı yok Ömer'in içinde, sadece varmış gibi davranıyor. Ben bu aynı çatı altındaki ilk gecede bile Ömer'in kendi içinde bir çok adım attığına inanmak istiyorum. Neticede Defne'ye bu kadar kızgın ve kırgınken, üstelik Defne karşısında hala sakladığı sırrı susarken bile yine tölerans gösteriyordu, alışmaya çalışıyordu, iki kişi olmayı öğreniyordu, belki de güvenebilmeyi bile Defne öğretecekti ona.

*Bombayı sona, öyle bir koymuşlar ki; ben artık ben değilim sevgili sayın seyirciler! Passionis'in Biyociğğno'yu kaybedeceğini duyan Defne, Ömer'in yanına koşup, Cherrie'yi göz ardı ediyor ve Galo'nun iki gün sonra geleceğini söylüyor. Ömer yine "etik de etik" ilkesinden şaşmıyor ve duymamış olayım şeklinde, karizma şov yapıyor. Ama Defne kendin, öyle bir aşıyor ki, "Başka hiçbir şeyin umrumda olmadığını anlamıyorsun değil mi?" diye soruyor. Defne belki de her şeyi bir cümlede çok güzel özetliyor, "sadece sen" demeye getirerek. Defne yaşayamadığı aşkını, artık resmen yaşamaya kararlı sanki. Ömer de biz de bu aşık hallerini çok özledik Defne, sakın pes etme.

*Ve Sinan ile Ömer'in bir çıkış yolu umuduyla baktıkları ve belki gördüklerinde Passioniss'le çalışmaya devam ederler diye düşündükleri bahar koleksiyonu, suya düşüyor. Biyociğğno'nun şirketini alan adamlar Ömer ve Sinan'la çalışmak istemiyor, sözleşmeyi de iptal ediyorlar. Tüm üretim bandı, buna göre hesaplanmış, her şey duruyor, bitiyor.

*Allah Barış Arduç'u "gülümsemek" eylemini göstermesi için yer yüzüne göndermiş, bu kadar güzel gülüşü başka türlü açıklayamayacağım ama yerleşti mi yine Ömer İplikçi'nin yüzüne derin keder. Ah yine mi keder ama artık yeter, yina kapıda kara geceler..

Tabii ki bende de mod falan kalmadı o an, yaşam enerjim çekildi böyle bir sahnede. Passionis batıyor, sanki benim şirketim batıyor, ülkem, imparatorluğum falan çöküyor, öyle içleniyorum. Yine de güzel günler göreceğiz, güneşli günler diye avutuyorum kendimi. Ömer'in kışı çok çetrefilli geçiyor hakikaten de ya, şu adamı üzenlerin evleri yansın!

*Son olarak bir soru sormak istiyorum. Şükrü Abi'nin şaşkınlığı mı daha büyüktür yoksa Ömer'in evindeki Maviş'in mi? :) Sevgiyle kalın, haftaya görüşürüz:)

1 2 3 4 5
Dilara Pamuk
07/02/2016 13:30
YORUMLAR




BUNLAR DA VAR