Okuması izlemesinden daha heyecanlı!
logo logo logo logo logo
Bu sitede yer alan yazılardan yazarların kendisi sorumludur.
Referans vermeden kullanmayınız.
ÖZETLİYORUM
Ayna ayna söyle bana
Sezon: 1 Bölüm: 20

 

Bölümde yine sevdiğim, en sevdiğim, sevmelere doyamadığım tek bir bölüm vardı. İsot - Genco sahnesi. Böyle bir çırak ne görüldü, ne duyuldu! Ustasına posta koyan, kedi gibi sırnaşık, atsan atamadığın, satsan kıyamadığın, iki arada bir derede İsot! Ay bir de gamsız! Ekmek yediğin yere, hele ustana çeneyi omza koyup “güldürdün kerata” modunda konuşmak nedir? Cesaret serumlu İsot’um benim. Canım İsot. Sen hiç eksilme, hep ol bu dizide. Sen olmasan gülemeyecek bizim yüzümüz zaten…

Gökçe ve Emre sahnelerini de çok beğendim. Gökçe’nin diklenişlerini, kendini ezdirmeyişini, Emre’nin tartakladığı kızın yanına gittiğindeki tavrına ba-yıl-dım! Bize güçlü kadınlar lazım, öyle her ‘ben çok seviyorum, deli oluyorum sana, asarım, keserim!‘ diyene ‘yia gerçktn miee şapşk .d’ diye karşılık vererek olmuyor. On puan, on puan, on puan!  

Genco’nun yanına gittiğinde küskünlüklerine rağmen ondan yardım istemesi, Genco’nun hemen Gökçe’yi korumaya geçmesi ve elbette levye ile Emre’nin arabasına gidişini de beğendim. Şiddet çözüm değil evet ama o Emre boş durmayacak. Her hafta burada bağır çağır, yırttım kendimi. O Emre’den bir kötülük gelecek, hissediyorum dedim. Ben dedim, ben sizi uyardım, hep terli terli su da içiyorsunuz, bak sonra ne oluyor?

Yemekte Genco’nun “Birini seviyorum, çok güzel,” demelerine iç çekerek baktım. Nasıl güzel söyledi değil mi? Az daha cesareti olsa Gökçe’nin gözlerine bakarken öyle ‘dümdük’ söyleyiverse sevdiğini, olmaz mı? Zaten Gökçe de kıskandı Genco’yu. O gözler, hafifçik kekelemeler kaçmaz bizden Gökçe’cim. Hadi hayırlı olsun. Yakında istemeye geliriz.

Söylemezsem çatlarım, Neslihan ve Umut gözüme çok tatlı görünüyorlardı. Hala bir ‘yaktınız mı başınızı’ şüphesi var içimde ama birbirlerine iyi geleceklerse vallahi bir kötü sözüm olmaz onlara. Her ne kadar Nesli’nin Murat’la olan sahnelerinde ‘oh olsun!’ diyorsam da siz duymayın.

Yüzü gülen Umut’u çok sevdim ben. Demek ki tek sorun keder, kasvetmiş Umut’ta. Güzel bir aşk bulunca gözüme daha iyi göründü. Ben de Alican Yücesoy’u beğenerek izlemek ve Umut’a sövmek ikileminin vicdan azabından böylelikle kurtulmuş oldum, vatana millete hayırlı olsun.

Hasan tontonumun işten ayrılmasına hem üzüldüm hem sevindim. O genç adamı sofralarına almalarına ve beraber iş yapacak olmalarına nasıl mutlu oldum anlatamam. Oradan da güzel bir şeyler gelecek. İyi olan her şey bizden tarafa...

Karanlığa yer yok, Winchester kardeşlerle iş birliğinde değiliz; tuzdur, yok yarım kalan işlerini bitirmeye çalışan hayaletlerin bedenini bulup yakmaktır, mühür çizmektir falan bizlik işler değil. Bize hep iyilik bize hep güzellik!

Toparlayacak olursam; "Kördüğüm bir ipin yük taşıma kapasitesini düşürür", düğümlere yük eklemeye devam edilirse kayıplar çok olur.

 

Bir sonraki hafta görüşmek dileği; sevgi ve sağlıcakla…

1 2 3
Öykü Sevinç
20/05/2016 15:08
YORUMLAR




BUNLAR DA VAR