Okuması izlemesinden daha heyecanlı!
logo logo logo logo logo
Bu sitede yer alan yazılardan yazarların kendisi sorumludur.
Referans vermeden kullanmayınız.
RÖPORTAJ
Morgan Freeman: Benim oyum her zaman kadına

Madam Secretary, çarşamba akşamları Foxlife Türkiye’de yayınlanıyor. Politika ve entrikanın iç içe olduğu dizide ünlü oyuncu Téa Leoni’nin canlandırdığı, başına buyruk Dışişleri Bakanı Elizabeth Faulkner McCord’un profesyonel ve kişisel hayatı arasındaki dengeyi korumaya çalışmasını izliyoruz. Dizinin Los Angeles’daki basın toplantısına katıldık, yapımcıları Lori McCreary, Morgan Freeman ve Barbara Hall’la konuştuk.

  • 03/04/2015 10:50
    Melda Yahşi

Kadınların iktidarda olmasının önemi nedir?

MF: Evet herkes bana bakıyor şu an çünkü defalarca belirttiğim gibi bence iktidarda daha fazla kadın olsaydı, dünya çok daha iyi bir yer olurdu. Kadınlar ‘taşaklarıyla’ ilgili olmadıkları için şimdi yaşadığımız bir çok sorun da olmayacaktı, o yüzden benim oyum her zaman kadına.

Mr. Freeman siz nasıl dahil oldunuz projeye?

MF: Lori ve Barbara’yla bir yemekte konuşurken çıktı ortaya fikir. Yapımcı ortaklar olduk. Bence artık kadınların iktidarı devralması gerekiyor, o yüzden tam da benim kalemim bir iş.

Politik diziler gündemde. Veep bir Washington taşlaması, buna karşılık House of Cards epey karanlık bir portre çiziyor. Madam Secretary’nin nasıl bir tonu var sizce? Ve diğer politik dizilerden farkı ne?

BH: Biz gerçeğe biraz daha çok yaklaşmaya çalışıyoruz. Gerçek sürecin önündeki perdeyi açmaya çalışıyoruz. Sonuç olarak bir dizi yaptığımız, elbette dramatize ediyor abartı katıyoruz işe. Washington’ın hızında ilerlememiz mümkün değil zaten. Ama esas amacımız insanları tıpkı West Wing’in bir zamanlar yaptığı gibi politikadan bahseder hale getirmek. Çünkü bu ülkede politika konusunda gerçek bir kutuplaşma var ve benim en çok istediğim de insanlara gerçek süreci göstererek onları kutuplaşmadan uzak bir şekilde yeniden politikadan bahsetmeye yöneltmek. Dışişleri Bakanlığı politik sürecin işleyişini görmek ve göstermek açısından çok uygun bir yer. İnsanlara ne olabileceği hakkında bir fikir vermek istedim.

Lori McCreary, Morgan Freeman, Tea Leoni, Tim Daly, Barbara Hall. Beverly Hills, California.

Hillary Clinton’ın dizinin ilham kaynaklarından biri olduğundan söz etmiştiniz. Dizide ABD’nin Libya, Bingazi’deki konsolosluğuna yönelik saldırıdan da söz ediliyor. Gerçek olayların dizide yer alması izleyiciyle kurulan bağ açısından ne kadar önemli?

LMC: Haberlerde geçen ülkelerde neler olduğu, o haberlerle ilgili konuşmalar olması, Amerikalıların, dünyanın diğer bölgelerinde olanlar hakkında bilgi alması önemli bizim için.

BH: Aslında gerçek olaylardan yararlanmamızın nedeni biraz da şu: Dışişleri Bakanlığı’nda neler olduğunu hiçbir zaman bilmiyoruz. Bir gazete başlığından, bir olay sonrası yapılan açıklamadan fazlası olmuyor elimizde. Yapmaya çalıştığımız aslında izleyiciyi uluslararası ilişkilerin tüm aşamalarından haberdar etmek, bunu yaparken de izleyicinin başka kültürler hakkındaki bilgisini geliştirmesini sağlamak.

Elizabeth’i, hem Dışişleri Bakanı olarak hem de ailesi ve kızlarıyla ev hayatında izliyoruz. Sizler de neredeyse onun kadar çok çalışan kadınlar olarak onun gibi hissediyor musunuz kendinizi?

BH: Beki bazen ondan bile daha fazla çalışıyoruzdur (gülüşmeler). Evet erkekler dünyasında bir kadın olarak çalışmak, iş hayatınla aile hayatını dengelemek benim de yabancı olmadığım bir konu. Diziyi hazırlarken de aile hayatını işin içine dahil etmeye özen gösterdik. Dışişleri Bakanı’nın bütün yaptığı işe gidip dünya meseleleriyle ilgilenmek, eve dönüp uyumak, sonra tekrar işe gitmek gibi algılansın istemedik. Bu önemli görevin, sıradan insanların hayatıyla kesiştiği noktaları da vermek dizinin farklı yanlarından biri.

LMC: Bir de dizilerde iş hayatında güçlü bir kadın karakterin özel hayatı genellikle berbat olur ya, bunun tersini yapmak istedik. Dizideki drama ailede yaşanan çelişkilerden değil, uluslararası ilişkilerde yaşananlardan geliyor.

BH: Washington gerçekten neye benziyor, biraz onu vermek istedik. Yasak ilişkiler yok, Elizabeth başkanla gizli bir aşk yaşamıyor filan. Sonuç olarak hikaye anlatıyoruz, tabii ki bazı abartılı unsurlar olacak ama gayet düzgün bir aile yaşamı sürdüren insanlar da var. Bir kadın iktidarda diye illa da özel yaşamının berbat olması gerekmiyor. Bu imajdan uzak durmak istedik.

Politikacı bir kadın için moda, bakımlı olmak gibi unsurlar da önemli değil mi?

BH: Dizide başka bir ülke liderinin Elizabeth’in güzelliğine iltifat ettiği bir bölüm vardı mesela. Elizabeth de bundan istifade ediyordu. Aslında bu kadınların erkeklere göre bir avantajı.

LMC: Aslında bu kadınlıkla ilgili çifte standartın altını çizmek istedik. Politikada da kadının güzelliği söz konusu ediliyor ve bu adil değil. Ama gerçek tabii, bu nedenle de Elizabeth’in iltifatlardan yararlanmasını medyanın bir yansıması olarak kullandık. Hillary Clinton “Gündemi değiştirmek istersem saçımı kestiririm,” demişti, bunun nasıl gerçek olabileceğini göstermek istedik.

MF: Ayrıca kabul etmemiz gerekir ki erkekle kadın arasında kültürel farklılıklar var. Bir yerlerde erkeğin günde 47 kere aklından seks geçerken, kadının ayda iki kez filan aklından seks geçirdiğini okumuştum.

LMC: Hayır! 47 çok az, daha fazla olmalı erkekler için.

Tea Leoni’de nasıl karar kıldınız?

LMC: Senaryo yazıldı, kimin oynayacağını henüz bilmiyorduk. Kanal yöneticisi Nina Tassler söz etti Tea’dan, kendisiyle görüştükten sonra Dışişleri Bakanı olabileceğinden emin olduk. Çok zeki bir kadın ve UNICEF’teki aktif görevi sayesinde bir çok ülkede bulunmuş, senaryoda geçen bir çok olaydan haberdar. İnsana onu anladığı duygusunu hemen geçiriveriyor. Dizide de gücünü kullanması gereken anlardan hemen sonra eve gidip kocasıyla çok sıcak bir ilişkide buluşabiliyor. İşinde güçlü kadının evde kocasına da güç göstermediğini, bir kadının hem işinde güçlü hem de evinde sıcak, yumuşak biri olabileceğini çok güzel canlandırıyor.

Mr. Freeman ilk kez büyük bir dizinin yapımcılığını yapıyorsunuz. Daha önce mini diziler yapmıştınız. Nasıl vakit buluyorsunuz? Oynuyorsunuz, yapımcılık yapıyor, yönetiyorsunuz..  

MF: Bir şey mi uydurayım, gerçeği mi söyleyeyim? Gerçek şu ki, benim bir şey yapmam gerekmiyor. Hep söylemişimdir yürütücü yapımcı (executive producer) iş değil, bir titr sadece. Esas iş yapımcılık. Ağır işi onlar yapıyor. Ben de yorum yapıyorum böyle işte.

Madeleine Albright

Acaba hiç gerçek bir kadın Dışişleri Bakanı’yla görüştünüz mü diziye hazırlanırken?

BH: Madeleine Albright’la oturup sohbet etme şansımız oldu bize gerçekten çok ilgi gösterdi ve yardımcı oldu.

Diğer politik dizilerden de söz ettik. Acaba son bir kaç yılda izleyicide Washington DC ile ilgili bir merak uyanmış olabilir mi? Hele Başkan dizilere, talk şovlara filan sık sık çıkan,  bu kadar kolay ulaşılabilir biriyken diziler de izleyicide hemen karşılığını mı buldu?

MF: Sanmıyorum. Niye böyle düşündüğümü de söyleyeyim, eğer öyle olsa daha çok kişi oy kullanırdı. Televizyon izlerken olabilecek olanı izliyorsunuz hep, gerçekte olanı değil. Ben böyle hissediyorum.

BH: Morgan’a katılıyorum. Sosyal medyada ve televizyonda politikaya gösterilen ilgi oy kullanma oranıyla eşit olsaydı şahane olurdu. Fakat bence sosyal medya sayesinde insanlar kendilerini daha çok politikanın içinde hissediyor ve bu nedenle de politik diziler daha çok ilgi görüyor.

 

1 2 3 4 5
YORUMLAR



DİĞER RÖPORTAJLAR