Okuması izlemesinden daha heyecanlı!
logo logo logo logo logo
Bu sitede yer alan yazılardan yazarların kendisi sorumludur.
Referans vermeden kullanmayınız.
RÖPORTAJ
Ece Yörenç: “Kıvanç’a dünya ahiret aşığım :)))”

Ece Yörenç’le Aşk-ı Memnu, yazmak, hayat, Kıvanç Tatlıtuğ üzerine

Hemen damardan girelim; Bihter için başka bir son olabilir miydi?

Halid Ziya Uşaklıgil’in Aşk-ı Memnu romanının uyarlamasının sonu değişik olamazdı.

Karakter çatışmalarını nasıl kuruyorsunuz? Hem çok sağlam hem de birbirlerine karşı çok geçirgenler. Asla bir taraf haklı olmuyor ama iyi kozlaşıyorlar. Bunun sırrı ne?

Sır falan yok. Sır aynanın arkasında... görünenin ötesinde yani, kafaların içindeki gelgitlerde, psikolojilerde. Eski filmlerdeydi salt iyiler ve kötüler. Gerçek hayatta herkes ya iyi ya kötü değil. Böylesi gerçekçi de değil zaten.

Benim için durumların, olayların karşısında değişen psikolojiler önemli. Karakterler hiç değişmiyor aslında, o psikolojiler içinde değişkenlik gösteriyor. Ben sürprizleri seviyorum; karakterlerin katmanları olması olayları zenginleştiriyor.

Ben hep Firdevs Hanım'ın hayatla ilgili mottolarının size ait olduğunu düşünmüştüm. Böyle sesinizi seçtiğiniz karakterler oluyor mu senaryoda?

Hahahaha.. Firdevs’i çok sevdiğim doğrudur. Kuzey Güney’de de Gülten.. İki kadın birbirinden tamamen farklıydı, Ama seslerini dinlerseniz farklı şekilde aynı şeyleri söylediler kızlarına.

Adnan, Nihal, Beşir ve Firdevs Hanım sizce suçlular mı? Gidişatta hiç mi payları yok?

Bizim versiyonumuzda bir tek Adnan Bey suçsuzdu bence.. Çünkü gerçekten beğendi Bihter’i, sevdi, onun gibi bir kadın tarafından tercih edilmekten gurur duydu. Etrafına yaptığı sevgi yatırımına ve kendi gücüne  o kadar güveniyordu ki, en yakınları tarafından sırtından vurulacağını tahmin bile etmedi.

Zaten bütün gerçeği öğredikten sonra hatırlarsanız (sağ olsun Kanal D unutturmuyor) odaya girdiğinde Bihter’e tek kelime etmedi. Sadece Behlül’e, son nefesini verir gibi, bütün hayal kırıklığıyla “Sen benim oğlumdun!” dedi... hem de iki kere.

Bihter o anda o yolun dönüşünün olmadığını anladı. Adnan “Melih Bey takımından Firdevs Hanım’ın kızı” olarak Bihter’den hesap bile sormadı, bir tek Behlül’den yediği hançerin acısıyla Behlül’e bakarak konuştu Yani, Bihter aslında o tetiğe, Adnan tarafından da terk edildiği için, gidecek başka hiçbir yeri kalmadığını düşündüğü için bastı.. Gerçekten ölmeyi seçti..

Orijinalinde, Bihter odada yalnızdır.. Gerçek ortaya çıktığında odasına sığınmak için merdivenleri çıkarken Behlül’le karşılaşır, Behlül de eşyalarını toplayıp kaçmak üzeredir. Bihter yıkılır… Kendini odaya kapatır.. Adnan Bihter’in canına kıyacağını anladığı için engel olmak için kapıyı zorlar.. yalvarır, çünkü hala aşıktır ve ne olursa olsun affetmeye hazırdır ve Bihter bu adamın onurunu kurtarmak için, özür olarak intihar eder.

Bizimki biraz daha provokatifti.. Adnan da Bihter’den o son anda son sözüyle intikamını almış oldu. Ve Bihter ölümü seçti.

Matmazel gibi profesyonel bir kadının patronuna aşık olmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Matmazel, Adnan Bey’in eşi öldüğünden beri zaten o evin hanımıydı. Adnan Bey’in yatağını değil, onun temsil ettiği aileyi istiyordu ve zaten sahipti de buna. Ne zaman ki Bihter hayatlarına girdi, başka türlü bir rekabet başladı. Matmazel önce bütün rütbelerinden oldu, Adnan Bey’in yalnızlığını artık Bihter paylaşacaktı. Çocukların yeni annesi artık Bihter olacaktı; gençliği, enerjisi ile göz kamaştırıyordu. Her anlamda kendisinin olamadığı, olamayacağı bir karaktere sahipti... hem imrendi hem sonraları kıskandı. Sonra Bihter’i tanıdıkça, arkasına dolaşıp gerçekleri gördükçe, ailesini korumak istedi. Aşk platonik bir aşktı, sonra Adnan’ın (ve ailenin) yaşadığı büyük travma sonucu güvenli bir ülke oldu onlara.

Fatmagül'ün Suçu Ne?'de tecavüz gibi hassas bir konuyu çok güzel işlediniz. Oradaki taraflarla Aşk-ı Memnu'daki taraflar arasında çok fark vardı ama Adnan da Bihter'e tecavüz etmişti. O sahnede buna nasıl bakmamız lazım? Tabii ki bu konudaki duyarlılığınızı sorgulamıyorum. Adnan'a bakış açımız ne olmalıydı?

Adnan kadar zarif, onun kadar hassas, kadına ve ailesine değer veren bir adamın dark side’a geçmesiydi o an. Yani üçüncü sayfada okuduğumuz gibi “cinnet geçirdi çocuğunu beşinci kattan attı” gibi bir andı.

Yukardaki bir sorunun cevabıydı o an işte. Çok düzgün, her olayda sağduyu sahibi o adamın psikolojisinin karanlık noktasıydı; bir cinnet anıydı.. Tabii ki kabul edilemez bir şeydi. Sadece ikisinin arasında kaldı ama Bihter Adnan’ı hiç affetmedi.

Beren Saat, Kıvanç Tatlıtuğ ve Zerrin Tekindor ile tekrar çalıştınız. İlişkileriniz nasıl?

Üçü de, hem karakterlerine hem de sanatlarına hayran olduğum, çalışkanlıklarına, işlerine verdikleri öneme saygı duyduğum, her fırsatta birlikte olmaktan çok mutlu olduğum şahane insanlar. Arkadaşız... Kıvanç’a da dünya ahiret aşığım.  

1 2 3 4 5
YORUMLAR



DİĞER RÖPORTAJLAR