Okuması izlemesinden daha heyecanlı!
logo logo logo logo logo
Bu sitede yer alan yazılardan yazarların kendisi sorumludur.
Referans vermeden kullanmayınız.
ÖZEL
Türk televizyonunda absürt komediler

Kardeş Payı

Son dönem çok fazla televizyon yorumcusunun ağzında sakız olan bir söz absürt komedi. Dizi sektöründe absürt komedinin son dönem atılım yaptığı ve komedi dizilerinin geleceği olacağı çok fazla söylenir oldu. Tabii ki Türk insanı övmeyi de sövmeyi de abartmaya bayılır. Absürt Fransızca kökeninde "saçma" anlamına gelse de televizyondaki işlerde kullanılan anlamı "sıradışı" olarak söylenebilir. Absürt alışık olunmayanı sunandır. Bu sebeptendir ki absürtün herhangi bir sektörün geleceğini oluşturması mümkün değildir. Absürt komedi ürünlerinin artması kavramın sıradanlaşmasına, böylece temelini kaybetmesine sebep olur.

Absürt komedi dizileri son dönemde artmış gibi görünüyor, doğru. Özellikle sosyal medya kullanımıyla Leyla ile Mecnun ve İşler Güçler'in popülerlikte süpernova halini almaları bu algıyı yarattı. Ancak şöyle bir bakınca geçmişte de çok konuşulan işler görebiliyoruz. Üstelik bu doksanlardan başlıyor. 2015 yılının başındaysa devam eden tek bir örnek var. Aşağıda eksiksiz bir liste yok, absürt komediyi tanımlamadaki farklılıkları düşününce bu da çok normal. Neyse, biz geçmişten bugüne Türk televizyon tarihine adını altın harflerle kazımış ya da şöyle bir şeyler karalamış dokuz diziye bir bakalım.

Kaygısızlar

Türkiye'de tutan ilk absürt iş olduğu söylenebilir. Memnun Kaygısız'ın üç karısı ve 36 çocuğuyla birlikte köyden ayrılıp asker arkadaşı Berber İsmail'in İstanbul'daki evine gelişiyle başlayan ilginç hayat gülmekten yerlere yatıran cinstendi. Ercan Yazgan, Memnun Kaygısız olarak harikalar yaratırken Şoray Uzun'un yarattığı Kültigin karakteri Türk televizyonunun gerçek mafya babası oldu. Sabriye’si, Terbiye’si ve Kafiye’siyle; Kaygısız ailesini evden atmak isteyen Hacı Gaffur’uyla; Eleman, Burcu ve Hostes'le Kaygısızlar müthiş karakterler sundu. 1994-1998 arasında, üç kanal gezdi (Kanal D, Star, Kanal 6, şu anda bölümlerin bir kısmının yayın hakkına da ATV sahip) ve gerçek bir efsane olmayı başardı.

- Abi sen kız kardeşinin çalışmasına niye izin veriyorsun ki?
- N'olurmuş çalışırsam?
- Yani abi bir sürü herif var. Bir sürü de erkek müşteri.
- N'olacak?
- Yani abi ablamız ilik gibi olduğundan hani kobra vaziyetleri falan olmasın.
- Sen nasıl konuşuyorsun lan bacım hakkında?
- Yanlış anladın abi Alper kardeşimiz şöyle demek istiyor. Burcu kardeşimiz taş gibi olduğundan götürürler yani.

Sıdıka

Atilla Atalay'ın kitabından diziye uyarlanmıştı Sıdıka. 1997 yılına göre bile oldukça küçük bir bütçeyle müthiş bir işti. Sıradan bir genç kız olmak isteyen Sıdıka'nın buna izin vermeyen olağanüstü ailesi sayesinde gülmekten kırar geçirirdi. Her bölümün sonunda Sıdıka'nın günlüğünü yazmasıyla hafiften duygulandırmayı da başarırdı. Özellikle Sıdıka'nın abisi Samim ve Baturalp Hoca’nın başını çektiği sıradışı karakterler olağanüstüydü. Füsun Demirel ve Ali Erkazan'in ustalıkları da işi tamamlıyordu. Tatlı bir tesadüf olarak da Sıdıka'yı oynayan Hasibe Eren'le annesini canlandıran Füsun Demirel'in yıllar sonra Yalan Dünya'da yine bir ana kızı canlandırmasını söyleyebiliriz.

- Anne sen de enteresansın yani.
- Sus kız, anneye enteresan denmez.

Yedi Numara

Türk televizyonlarının en efsaneleşmiş komedi dizisi olduğu konusunda hiç şüphe yok. Müthiş karakterleriyle haber öncesinin vazgeçilmeziydi. Engin Alkan ve Şebnem Dönmez'in ustalığının yanında Olgun Şimşek, Ruhi Sarı, Gülden Güney, Okan Selvi, Çağlar Çorumlu, Özlem Türkad ve Aşkın Şenol gibi isimlerin de parlamasını sağladı. Şimdilerde Kardeş Payı'nda gördüğümüz senarist kadrosundan oyuncu çıkarmanın tillahı belki de Yedi Numara'daydı. Volkan Girgin, Ayça Mutlugil ve Nuray Uslu dizinin senarist ekibinden isimler olarak ana karakterlere de can veriyorlardı. Her şeyi nefisti o üç katlı evin. Recep’le Ayten'in atışmaları, Vahit Emmi'nin terliği, "Herhalde, galiba, sanırsam" mottosunu çıkaran Haydar, Rüya’nın bayılmaları, erkek aktör olma hayalinin peşindeki Sabit... Komedisi vardı, duygusu vardı, aşkı vardı. Aynı çekirdek ekip Yedi Numara'dan sonra Kısa Devre ve Ters Köşe isimli iki proje denedi ama başarılı olamadılar. TRT'ye de Yedi Numara'yı tekrar tekrar yayınlayıp oyuncu kadrosunu sinir etmek kaldı.

- Sabit küçükken beni, Haydar'ı, Satılmış'ı falan toplar film çevirmecilik oynardık. O Kadir İnanır ya da Yılmaz Güney olurdu. Ya da Bürsli.
- O da kimmiş?
- Bürsli ya. Hani şu Çinli kareteci. İşte o olurdu, film icabı önüne çıkanı döverdi.
- Nasıl filmmiş bu böyle, önüne çıkanı dövmek? Peki siz ne yapıyordunuz?
- Önüne çıkıyorduk.

Geniş Aile

Yedi Numara'dan sonra Türk televizyonlarında absürt komedi bir süreliğine kalıcı iş çıkarmadı. Neyse ki Gülse Birsel'in efsanesi Avrupa Yakası hakimiyetinde geçen dönemin sonunda Geniş Aile ortaya çıktı. (Avrupa Yakası'nın final bölümüyle, Geniş Aile'nin ilk bölümü arasında sadece iki hafta var.) Büyük etki yarattı Geniş Aile. Ömer Uğur, Ufuk Özkan ve İlker Ayrık bir yıl önce denenen Cesaretin Var Mı Aşka isimli romantik komediden tanış olunca sinerjilerinin tutması daha bir kolay oldu. Üzerine konan Fırat Tanış, Bora Akkaş, Bihter Özdemir gibi genç isimler ve Rasim Öztekin, Halit Akçatepe, Mustafa Uzunyılmaz gibi ustalarla kadrosu muhteşem oldu. Adına yakışır şekilde geleni gideni çok oldu Geniş Aile’nin. Her sezon esas kadın değişti. Önce Şukufe ardından Zeynep dayanamadı, değişmeyen Cevahir ve Koyu Bilal'in hep onların peşinde kapışmasıydı. Coğrafyacı Mürsel ve Nazan'ın aşkı da Abaküs Zekai'yle Pırıl'ın arasındaki sevda da değişmedi. "Hava almak için hava alanına giden" Ulvi, Domuşuk Sevim, Keçe Kardeşler, nicesi... Geniş Aile'nin her karakteri ayrı havadaydı, ayrı güzeldi. Tek kötü tarafı bitirileceği zaman bilinemedi. 13 bölümde sonlandırılan son sezonu kötüydü, bozmuştu, başarısızdı ama ilk iki sezonu unutturamazdı.

- Ohooo beni evlatlık mı aldınız bu evde ya, neden hiçbir isteğim olmuyor?
- Merak etme Zekai, evlatlık almış olsak daha seçici davranırdık.

Leyla ile Mecnun

Yedi Numara, sosyal medyada yayınlansa ne olurdu bilinmez ama Leyla ile Mecnun'un çığır açıp bir hiper güç olduğu gerçek. Bir Leyla ile Mecnun hikayesini klasik anlatıdan çıkartıp değişik karakterler ekle, senaryonun her yerine mesajları özenle yedir, gerektiğinde bilim kurguya, gerektiğinde müzikale vur... Burak Aksak'ın senaryosu, Onur Ünlü'nün rejisiyle birleşince Leyla ile Mecnun büyük bir devrim yaptı. İsmail Abi’si, Kaan'ı, Yavuz Hırsız'ı, Erdal Bakkal'ı... Çok başkaydılar. Çok az dizinin yapabildiğini yaptı Leyla ile Mecnun, bütün karakterleri fenomen oldu. Üstelik tam popülerliği arttığı sırada ilk Leyla’sını kaybetmesine neden olan olaylar zincirinden sonra başardı. İlk Leyla'dan sonra kadınlar dizide dikiş tutturamazken bu kez bir manevrayla "Umutsuz Ev Adamları"na bağladı. Başka bir efsane Behzat Ç'yle olan alışverişleri, Leyla The Band'in çıkıp konserlerini doldurması, hiç bitmeyen "Eski tadı yok" lafları, yayından kaldırılması, üç dakikalık finali... Her şeyiyle efsane olmayı başardı.

- Pasaportum yok ki benim.
- Hiç mi yok?
- Ya var da azıcık bana kadar var. Onunla da Bulgaristan'a anca giderim. Ya pasom yok benim ya, ne pasaportu?

Üsküdar'a Giderken

Sonucu iyi olan bir başarısızlık hikayesi. Birkaç sebep sayılabilir sadece 13 bölüm sürüp bitmesiyle ilgili. Karakterlerin çok sarmaması (Mühendis Oğuz dışında fenomen olabilecek karakteri yoktu), şans verme konusundaki en tutucu kanalda yayınlanması (Kanal D) ve bu kadar animasyonlu bir absürt komediye Türk halkının hazır olmaması. Yayından kaldırıldı kaldırılmasına ama hala çekirdek bir hayran kitlesi ortalarda dolaşıyor. Yavuz'un Tülin’e olan aşkını bir türlü dile dökememesi, Erdem'in ölmüş babasından aldığı nasihatler, ezberci eğitimin bitiremediği Oğuz ve genç gösteren Hakkı Selçuk'la sevildi Üsküdar'a Giderken. En azından final yapmayı başardı. Sonucuysa alttaki başlığa kaldı.

-İlkokulu Sivas'ta, köy okulunda okudum. Toplam mevcut sekiz, tamamı akraba. Ortaokul zaten devlet parasız yatılı, lise desen İmam Hatip. Tam üniversiteyi kazandım her şey farklı olacak derken ITU Makine. Valla Filiz, içi seni beni dışı seni yakar. 150 kişilik fakültede dört sene boyunca sadece bir tane kız vardı ya. Erkek başı 360 gram kız düşüyor, kemikli. E tabii şimdi kız olmayınca erkekler ne yapıyorlar? Salıyor. O zaman da fakülte leş gibi kokuyor.
- Yok canım öyle deme. Çağla Kubat mesele ITU Makine mezunu.
- Olabilir. Okuldayken öyle değildir o. Ben bizim fakülteden mezun bir kızla aynı iş yerinde çalıştım Filiz, kızı ilk gördüğümde tanıyamadım ya. Bak aklında bulunsun, meğer kadınlar bıyıklarını kestiklerinde çok değişik oluyorlarmış.

İşler Güçler

İşte Üsküdar'a Giderken'in sonucu. Ahmet Kural ve Murat Cemcir'le zaten Çalgı Çengi'den birikte olan Selçuk Aydemir bir de üzerine Üsküdar'a Giderken'de harikalar yaratan Sadi Celil Cengiz'i ekibe katarak televizyonun en farklı işine imza attı. Kendilerini oynayan üçlünün ters giden işleri de sardı, aşk hayatları da, parodileri de. Dizi, sektörün gerçeklerini hikayeye o kadar güzel yedirdi ki Sinema-Televizyon bölümü öğrencileri için ders niyetine okutulabilirdi. Tek sezonda, hiç suyu çıkarılmadan bitirildi. Biz daha fazla izlemeye doyamazken o geride Rüstem Abi'yi, Salih Abi'yi, Münir'i, Boomcu Onur'u ve nice nefis çizilmiş karakteri bıraktı. Bir de tabii Kardeş Payı'nı.

- Bir de Murat Abi'ye bakalım Google'da. Murat yazınca çıkmadı.
- Şimdi kardeşim benden beş tane padişah çıktığı için normal yani. Bir Osmanlı geleneğidir Murat. Yani önüne arkasına bir şeyler koyman lazım.
- Murat C yazınca da Murat Ceceli'nin arkasında çıktın abi.
- O kim lan?
- Abi bilmiyorum da Mustafa Ceceli'nin adını yanlış bilenler senin hayranlarından daha fazla ederler.

Ben de Özledim

Bu da bir başarısızlık hikayesi. Hem de iyi sonuç getirmeyeninden. 2013 yazı Gezi Parkı üzerinden ülkeyi şekillendiredursun televizyon sektörü de elbette bundan etkilendi. Dizilerde en büyük şok Leyla ile Mecnun'un iddiaya göre oyuncuların eylemlere katılması sebebiyle yayından kaldırılması oldu. Sezon başlarken biz Leyla ile Mecnun hangi kanala geçer diye konuşuyorduk, Onur Ünlü, Ben de Özledim'e soyundu. Bir insanın kendi işinin çakmasını yapması çok garip oluyormuş. Dizide herkes tutup kendini oynarken tekrar bir Leyla ile Mecnun oynadılar. Elbette tutmadı. Dizi, TRT'den ayar yiyerek final yaparken bize Burak Aksak'ın kameranın önündeki yeteneğini ve Leyla ile Mecnun'un üç dakikalık efsane finalini bıraktı.

- Bu kız ne yapıyor bagajda?
- İşte bu kıza çarpmış, sonra da getirdi bana.
- Ha siz de başımız zaten belaya girdi, Osman'ın da başını belaya sokalım dediniz.
- Evet.

Kardeş Payı

Listenin sonunda hala devam eden tek dizimiz var. İşler Güçler'le zirve yaptıktan sonra bu ekibin ne çıkaracağı elbette merak konusuydu. İnanılmazı başararak İşler Güçler'in bile üzerine çıktılar. Bir absürt komedinin merkezine mahalleyi ve bilimi yerleştirince ortaya efsane bir şey çıktı. 60 dakikalık bölümlerin başındaki icat animasyonları diziyi farklı kılarken, bir tane bile olmamış karakter yoktu. Başroldeki üçlü Metin, Ali ve Feyza ayrı yararken Sezai Usta, Büyük Hilmi, Şerif Usta, Muhasebeci Oğuzhan, Kartal, mafya, çıraklar hepsi çene ağrıtmayı başardılar. Yarışma sunucusu Ali İhsan Varol'u tam işsizlik döneminde oyunculuğa başlatan Selçuk Aydemir bir de üstüne senaryo ekibinden Emrah Kaman'ı diziye sokarak büyük başarı sağladı. Dahası nasıl bir absürtlükse komedi dizisinin bir bölümünün tamamında seyirciyi salya sümük ağlattı. Seyircinin hatrı sayılır bir kısmı internetteki bipsiz yayını beklediği için reyting konusunda bir süre sıkıntı yaşasa da ilk sezonda hikayesini tamamladı ve ikinci sezonuna başlamak üzere. (29 Ocak’ta Star’da.)Devrim televizyondan gerçekleşecekse bunu Selçuk Aydemir, Ahmet Kural ve Murat Cemcir yapacak.

- Üzgünüm hastayı kurtaramadık. Babanız öldü çocuklar.
- Cahil cahil konuşma doktor. İnsanın babası ölür mü?

1 2 3 4 5 6 7 8 9 10
Mehmet Dinler
24/01/2015 04:12
YORUMLAR




DİĞER HABERLER