Okuması izlemesinden daha heyecanlı!
logo logo logo logo logo
Bu sitede yer alan yazılardan yazarların kendisi sorumludur.
Referans vermeden kullanmayınız.
ÖZEL
The zengin koca: London Spy

Jim Broadbent, Danny’nin çok yakın bir dostunu canlandırıyor dizide.

Bunun dışında çok temel bir başka motivasyon daha var.

Zengin erkek-fakir erkek ilişkisi de gerçek hayattakine çok yakın. Mesela Danny’nin Alex’in evine ilk gittiği sahne... Alex’in eşyalarını, kıyafetlerini, pahalı evini incelemesi... Beraber kahvaltıya gitmeleri ve Danny’nin menüyü incelerkenki şaşkınlığı ama Alex’in hesabı ödeme teklifini reddetmesi.

Biz işin içindeki izleyiciler için Alex’in ölümünün yarattığı travma aslında buna denk geliyor. Hiçbirimiz Alex’in öldüğünü kabul edemiyoruz mesela. Sanki o sandıktan çıkıp tekrar geri gelecekmiş gibi her an.

Çünkü bunun sebebi bilinçaltımızda Alex’in Danny için mükemmel erkek olarak kodlanmış olması. Bir kurtarıcı figür, bir baba, bir abi olabilme ihtimali... Zengin ve yakışıklı bankacı, fakir depo görevlisi oğlanı o hayattan çekip çıkaracak onu pahalı evine alacak ve bundan sonra hayatı boyunca ona bakacak. Çünkü aslında hepimiz ‘o zengin kocayı’ bekliyoruz. The zengin koca’yı.

Bilinçaltımız bize Alex’i sunduğu için buradaki Alex’in ölmesi gerçeğini kabul edemiyoruz. Ve bu yüzden de Danny’nin büyük aşkının ölümünün ardındaki sır perdesini kaldırmasını çok istiyoruz. Çünkü Alex’in öldürülmesi hepimizin, dünyada yaşayan tüm eşcinsellerin beyaz atlı prens hayallerinin son bulması demek bir yandan da. Ama işler o kadar kolay olmuyor. Her geçen bölümde Alex’in ölümü daha da karanlığa gömülüyor. Ben izleyici olarak artık pes ettiğim noktada bile Danny pes etmiyor ve işin sonuna kadar gitmek istiyor. Bunu yapmasının da sadece tek bir cevabı oluyor aslında: O da işte gerçek aşk.

London Spy’ın belki de tek handikapı eşcinsel hayata dair tüm gerçekleri olanca netliğiyle kullanırken bunu çok iyi becerip diğer kulvarı es geçmesi.

Eşcinseller için bir casus dizisi; içinde eşcinsellik var ama casusluk pek yok. Bu kısmı maalesef biraz zayıf kalıyor. Kötü bir polisiye gibi. Fikir çok güzel, uygulamada çok çağdaş bir şey yapıyorlar ama fikri tam olarak yediremiyorlar. İşte belki de bu yüzden London Spy sadece eşcinseller için çok anlamlı oluyor ama genele o kadar ulaşamıyor. Tek kusuru bu diyelim: Polisiyesi biraz zayıf.

Charlotte Rampling, Alex’in annesi Frances rolünde.

Genel olarak eşcinsel dizileri için kanım negatif yöndedir. Sadece cinsel kimlik üzerinden izlenmesi talep edilen bir şeyi yetersiz bulurum. Beni bağlayacak başka bir şey daha isterim. London Spy’da da bu eksiklik var ama bizden izlememizi istediği şeyi çok iyi anlatıyorlar.

Üstelik öyle ya da böyle bizim için yapılmış bir casus dizisi bu. Sektörün bu noktaya gelmiş olması beni çok heyecanlandırdı. Looking serisinden nefret eden biri olarak kendimi London Spy’a daha çok ait hissettim. Aklımızdan geçeni gözümüzün önüne seriyor gibi. Üstelik bir de Charlotte Rampling gibi bir harika bonusu da var.

Sadece beş bölüm. Homofobiyi bir yana bırakıp bu ilginç aşka bir bakmanızı tavsiye ederim.

Aşk  bazen herkes için, tüm cinsel kimlikler için çok öldürücü bir deneyim olabiliyor. Ne yazık ki!

1 2
Yiğit Karaahmet
25/12/2015 12:24
YORUMLAR




DİĞER HABERLER