Okuması izlemesinden daha heyecanlı!
logo logo logo logo logo
Bu sitede yer alan yazılardan yazarların kendisi sorumludur.
Referans vermeden kullanmayınız.
ÖZEL
Oscar değil Altın Küre!

Her lise sınıfında vardır. Doğal komik, efsane troll, her daim ortamı değiştirir. Herkesin yüzünü güldürür, sınıftaki havayı dağıtır, dersi kaynatır, hocalar bile sever. Şeytan tüyü vardır onda, asla çok çekici değildir, hatta yolda görseniz fark etmezsiniz muhtemelen; ama yüzündeki her daim muzip gülümsemeyle ondan mutlusu yoktur.

O muzip gülümsemenin altında yatan en önemli bilinç, kendinin farkında olmasıdır. O yüzden çok özel insanlardır bunlar. Her şeyden önce kendini ciddiye almamak en önemli erdem belki de. Altın Küre tam da bu yüzden, kendini ciddiye almadığından ve bunun farkında olmasından özel.

Yani, Ricky Gervais tercihi bile çok şey anlatıyor aslında. Sivri dilini asla sakınmayan, elinde birasıyla sahneye çıkan acayip komik yer yer agresif çoğu zaman kalp kıran bir adam. Örneğin Oscar sunarken görmek mümkün değil onu. Akademi’nin ağır ve yaşlı topları kalp krizinden gidiverirler. Ancak Altın Küreler’i dağıtan Hollywood Yabancı Basın Derneği (HFPA) kendileriyle dalga geçme konusunda hiçbir sıkıntısı olmayacak Ricky Gervais’i seçiyorlar.

Dağıtılan ödüllere bir bakın. Özellikle işin sinema kısmında ödül sezonu boyunca filmin/oyuncunun “eleştirmenler tarafından beğenilmiş olması” çok önemli faktördür. Umurunda değil HFPA’nın. Hatta tam tersi sırf Hollywood’un pompalayıp simbiyotik bir ilişki kurduğu Amerikan eleştirmenlere orta parmak gösterirler sürekli. İnanılmaz keyif alırlar bu işten, kendini ciddiye almayanlar; kendini aşırı ciddiye alanlara karşı kurduğu mutlak üstünlük.

Cidden. Mozart in The Jungle’ı ciddiye alıp aday yapmaları bile beklenmezken, tutup ödül veriyorlar bir de. Transparent bütün eleştirmenleri etkilemiş, Jeffrey Tambor döktürmüş, hiç önemli değil. En azından Emmy gibi ezbere ödül dağıtmıyorlar. Bazen saçmalıyorlar, kalp kırıyorlar ama her daim şaşırtıyorlar.

Her daim şaşırtma işine Emmy’ye ters gitme motivasyonu eklenince daha da eğlenceli hale geliyor Altın Küre. Emmy, sınıfın kendini fazla ciddiye alan aşırı inek çocuğu HFPA için. Dolayısıyla söylediği her şeyle dalga geçmeyi görev bellemiş kendine. TV Akademisi’nin varlığından besleniyor, onunla tamamlıyor kendini. Bunu da en net Dizi (Drama) dalında En İyi Kadın Oyuncu’da görüyoruz. Herkesin bayıla bayıla izlediği Empire’ın yıldızı Taraji P. Henson kucaklıyor Altın Küre’yi; Caitriona Balfe, Robin Wright, Eva Green ve Viola Davis’in önünde.

Jonah Hill, The Revenant’ın ayısı kılığında sahneye çıkıp ödül veriyor mesela. Evet, iki kere Oscar adayı olmuş, kariyerini şişman komik adamlık üstüne kurmuş Jonah Hill. Yani bu Akademi’ye atılmış bir diss değilse nedir bilmiyorum. Master of None’la (http://www.ekranella.com/haber/aziz-ansari-cok-itici-bu-yuzden-cok-sevimli ) Aziz Ansari ödülü alamayacağını, Jeffrey Tambor’ın kazanacağını tahmin ediyor mesela, o kadar ki ismi söylenirken Jeffrey Tambor’a Kaybetmek isimli kitabı tutuyor elinde. Müthiş komik, beklediğimiz, sevdiğimiz hareketler. Ama HFPA gelemez böyle şeylere “Buraların troll’u benim,” diyor; onlar golünü çoktan atmış, Gael Garcia Bernal’e veriyorlar ödülü.

Ya da Mr Robot’u izleten nadir şeylerden birine, Rami Malek’e vermiyorlar Altın Küre’yi; ama ilk birkaç bölümünden sonra herkesin bıraktığı dizinin kendisine veriyorlar, hem de Emmy’lerde rekor kıran Game of Thrones, sezonun tartışmasız en iyi dizisi

Narcos falan dinlemeden. Üçüncü kez mutsuz ayrılan Liev Schreiber ya da bence kategorinin en güçlüsü Bob Odenkirk falan önemli değil onlar için. Hepimiz gibi Don Draper’a aşıklar çünkü.

İşte tam da o aşk meselesi, bütün “Kendimi ciddiye almıyorum,” çekiciliğini yok ediyor. Her daim komik arkadaşınızın aşık olup depresyona girmesi gibi. Bir anda gereksiz bir rahatsızlık duygusu kaplıyor her yanı. HFPA da çok çok çok büyük sinema yıldızlarına aşık işte. Alicia Vikander’ın önünde ödül alan Kate Winslet, ya da George Miller’ın yerine kazanan Alejandro Innaritu gibi mesela.

Bu bir hak etme meselesi değil işin nihayetinde. Hak etme herkesin kafasında olan biten bir şey. HFPA kafasını asla yaşayamayacağımız için hayal kırıklığına uğramak için sebep yok. Tam da kendimizi fazla ciddiye almamızdan kaynaklanan “ŞU KAZANMALIYDI,” ciddiyetinin içine etmek için burada Altın Küre. Ve yaptığı işte çok başarılı olduğu da su getirmez bir gerçek.

YORUMLAR




DİĞER HABERLER