KAYIP
Sezona hızla başlayan ve Kanal D’nin en güvendiği işlerden biri olan Kayıp ise kurgu konusunda en rahat gözüken iş olarak dikkatimi çekti. Bu rahatlık hissini yaratan da dizinin kurgusunun kolay olması değil, (aksine bu dizinin kurgusunun diğer dizilere göre daha zor olduğunu düşünüyorum) yönetmen ve kurgu yönetmeni arasındaki uyumdur bana göre. Sezona Zeynep Günay Tan yönetmenliğinde başlayan Kayıp; kurguda ise Zeynep Günay Tan’ın Öyle Bir Geçer Zaman Ki dizisinde dört sezon boyunca beraber çalışmış olduğu Mark Marnikovic’le sezona başladı ve Öyle Bir Geçer Zaman Ki’de var olan uyum, bu dizide devam etti. Zeynep Günay Tan her ne kadar dizinin yönetmenliğini Öyle Bir Geçer Zaman Ki de ikinci yönetmen olarak çalışan Deniz Koloş ve sektörün reklamdan son transferi olan Baran Özçaylan’a bırakıp, dizinin süpervizörü olmuş olsa da, dizinin kurgusu ve yönetimi arasındaki uyum hiç bozmadan devam ediyor.

Kendi adıma Kayıp’ın birinci bölümünün ilk yirmi dakikasını kurgu anlamında çok beğendiğimi söylemek isterim. Oldukça hareketli ve gergin olması gereken bu sahneler, kısa ve hızlı geçişlerle sağlanmış, kameranın karakterleri takip ettiği birkaç plan haricinde hiçbir plan uzunluğu beş saniyeyi geçmemiş, bu da diziye o ilk kısımdaki dinamizmi ve gerilimi getirmiş. Dizinin geri kalanında ve diğer bölümlerde de bu anlamda bir başarı var. Bu dizinin post prodüksiyonuyla alakalı eleştirebileceğim tek konu ise müzikleri oldu. Gökhan Kırdar’ın müzikleri dizinin konseptine bir tık ağır kaçmış bana kalırsa. Çocuğu kaçırılan bir aileden çok, çocukları Mordor dağına yolculuğa çıkmış bir ailenin dramını izliyor etkisi aldığım müzikler olmasa, Kayıp’ı post prodüksiyon anlamında bu dört dizi içinde en başarılı bulduğum dizi sayabilirdim.