“BEBEK MAKSİM’E İLK ÇIKTIĞIMDA HERHALDE HİÇ GÜZEL DEĞİLDİM”
“ÜÇÜNCÜ EŞİM HASAN HEYBETLİ İLE İLİŞKİMİZ ÖMÜRLÜK OLDU”
Kanal D’nin, yapımcılığını D Productions’ın üstlendiği, sevilen sohbet programı “Nazlı Ilıcak’la Pazar Gezmesi”nin bu hafta ki konuğu Türk Sanat Müziğinin duayen sanatçısı Muazzez Abacı. Ataşehir de ki evinin kapılarını Kanal D kameralarına açan ünlü sanatçı, bugüne kadar hep müstakil evlerde oturduğunu ancak yalnız yaşadığı için güvenlik nedeniyle şu an oturduğu evi aldığını belirtti. Evinin her köşesinde torunu Sera’nın fotoğrafları olan Abacı, torununa çok düşkün olduğunu şu sözlerle anlattı: “Doğduğunda inanılmaz mutlu oldum. Torunum Sera benim için kızımdan daha değerli. Sera, benim ona olduğum kadar bana düşkün değil. Az da olsa Türkçe konuşuyor ama biz onunla İngilizce konuşuyoruz.”
“Evimdeki avizeyi alabilmek için Maksim de iki ay çalıştım. O zaman az para aldığımızdan, bir avize için iki ay çalışmak zorunda kalıyordum.” Diyen sanatçı kazandığı paranın hemen hemen hepsini mobilyalara harcadığını belirtti.
Amerika’da kızı ve damadıyla beraber yaşayan Abacı, yatırım amaçlı bir kaç ev aldığını ancak kızının ve damadının onun başka bir evde oturtmadığını söyledi. Türkiye’de hayranlarının ilgisinden neredeyse yolda yürüyemeyen Muazzez Abacı; “Amerika’da sarı çizmeli Mehmet Ağa’yım, kimse beni tanımıyor, çok özgürüm” dedi. Amerika’da katıldığı günlerde şarkı da söylediğini özelliklede Hintliler tarafından çok beğenildiğini sözlerine ekledi.
Babasını 1,5 yaşındayken kaybeden ünlü sanatçı, babası ile olan hatıralarını “Babam Zatürreden öldüğünde 23 yaşındaymış. Boksördü, antrenmanlardan falan üşütmüş herhalde. Ben hep babamın öyküleri ile büyüdüm. Çok delikanlı, çok mert bir insanmış. Ben doğduğumda beni soğuk, karlı bir günde dışarıya çıkartıp, karın üstüne atıvermiş. Ben ciyak ciyak ağlamaya başlamışım. Babam arkadaşlarına, ‘Bakın, iyi dinleyin, bu ses yarın, öbür gün Türkiye’nin en iyi seslerinden olacak’ demiş. “ sözleriyle dile getirdi.
Müzik hayatına çok küçük yaşlarda başlayan Muazzez Abacı, “5 yaşından daha küçükken, kapı arkalarında şarkı söylerdim. Sonra ilkokul 2. sınıftayken, babamla bir baloya gittim, orada Cumhurbaşkanı Celal Bayar, benden ‘Üsküdar’a Giderken’i istedi. O sahneden sonra devlet beni okutmak istedi. Beni Ankara Koleji’ne yazdırdılar. Okulda assolisttim. O zaman daha çok caz, batı müziği söylüyordum. Sonra Ankara Radyosu’nda sınav açıldı, kazandım ve radyoya girdim. Bir süre geçtikten sonra bir kaset yaptım.” Şeklinde konuştu.
Hiç tecrübesi yokken Bebek Maksim’de sahneye çıkmaya başlayan ünlü sanatçı; “O günlerde herhalde hiç güzel değildim. Sahneye çıkıyordum, mikrofonun önünde radyo konseri verir gibi duruyordum. Sonra yavaş yavaş öğrendim. Fahrettin Aslan beni yönlendirmedi. Ben sahnelere çıktığımda Zeki Müren sahne dönemini bitirmiştim. Ama onunla miks bir düet albümü yaptık.” Dedi.
Hasan Heybetli ile uzun süre fırtınalı bir ilişki yaşayan Muazzez Abacı o günleri şu sözlerle anlattı:
“Üçüncü evliliğimi 1976’da Hasan heybetli ile yaptım ama bu ilişki ömür boyu oldu. Çünkü o hiç hapishaneden çıkamadı. Biz 2 kere ayrıldık, evlendik. Benden sonra o 3 kere evlendi. Çok güzel, genç genç hanımlar aldı. Herhalde yaşlandım diye beni bıraktı. O beni sahnelerde gördü beğendi ama yaşayamadık beraber. Dışarı da çıksa hep arkadaşlarıydı. İlk beraber olmadan, o beni telefonla aradı, numaramı bulmuş. Bana ‘Bir camdan dışarı bakar mısınız’ dedi. Ben bir baktım, bütün Halaskargazi Caddesi gül. Mesela bir gün hiç unutmam bir kutunun içinde 5-6 tane yüzük. Böyle jestleri vardı. Çok açık elli, iyi yürekli, evde hiç sesi çıkmayan bir insandı. O zaman her adımım takipteydi. Beni hep kolluyordu. Bunun iyi tarafı da var. Mesela Fahrettin Aslan herkese, Zeki Müren’e Bülent Ersoy’a tokat atmış. Ama bana bir laf söyleyemezdi. Ben zaten Hasan’a yanlış yapmaktan korkardım. Eskileri şimdi çok arıyorum. Pırlantalar, kürkler, şıklıklar aranmaz mı?”
Nazlı Ilıcak ile Pazar Gezmesi 22 Şubat Pazar Kanal D’de….