Bu sezon yarışmacıların kıyafetlerine ve aksesuarlarına kaç para harcadığı da değerlendiriliyor. Podyumda yürüdükten ve yorumları aldıktan sonra “ayakkabı …TL, Elbise ….TL, takı … TL” şeklinde bütçe de paylaşılıyor. Juri, bütçenin hesaplı olmasına özellikle dikkat ediyor. Öte yandan, bu bütçe paylaşımı iyi bir fikir mi çok emin değilim. Aşağılayıcı koşullarda hiçbir güvencesi olmadan tüm tehlikelere maruz kalarak tırmalayan, çok küçük paralara deli gibi çalışan insanların olduğu, dünyanın en rezil iş kazalarının yaşandığı bir ülke burası. Böyle bir durumda, “Şekerim elbise sudan ucuz, sadece 79 TL,” demek en kibar tabirle abes kaçıyor.
Bir başka değişiklik ise, yarışmada puanlama sistemine geçilmesi. Eskiden jüri üyeleri onayladıkları yarışmacıya yıldız verirken şimdi 10 üzerinden puanlıyorlar. Bölümün sonunda en düşük puanı alan üç yarışmacı podyuma çağrılıyor. Jüri aralarından en kötü giyineni seçiyor ve o yarışmacıya üzerinde mutsuz surat grafiği yer alan bir rozet veriyor. Yarışmacı, ertesi gün de bu rozetle dolaşıyor. Eğer aynı yarışmacı mutsuz suratlı rozeti ikinci kere alırsa, doğrudan elemeye kalıyor.
Gördüğünüz üzere, kurallar daha sertleşti. Yarışmacılar her an şutlanma endişesini içinde taşıyor. Zor olan yalnız değişen kurallara uyum sağlamak değil; yarışmacılar da daha ilk bölümden birbirine bilenmiş durumda. Özellikle geçmiş sezonların birincilerinin haksız yere kazandıklarını düşündükleri için Aycan-Nurcan Şencan başta olmak üzere, Emel ve Ezgi Ünal’a fena yükleniyorlar sanki.
Öte yandan bu sonuçta aşağılayıcı yorumların yer aldığı, kadınların fark edilmek ve başarı için birbirini yırttığı bir format. Birbirinin hakkında söylentiler yayarak, görmezden gelerek, küçümseyici vücut ve yüz jestleri yaparak rakipleri kötü hissettirmek, hatta bazen rekabetten çekilecek hale getirmek bilinen taktikler içerisinde. İşte Benim Stilim’de kazanmak, karşısındakinin özgüvenini yıkmakla ilgili.
Halbuki aslında rekabet negatif bir şey değil. Bilakis, hedefler belirlemek, amaçlarına ulaşmak için çalışmak, kendini işine adamak, yani sağlıklı bir rekabet bana göre gerekli de. Rekabet erkekler için çok doğal bir şey olarak sunulurken, kadınlar başkalarının zararı pahasına kazanmamaları gerektiği öğretilerek büyütüldükleri için açıkça rekabet edemiyorlar.
İşte bu yüzden İşte Benim Stilim’de yarışmacıları izlerken, güvensizlikleri, başarı ve başarısızlık korkularını ve saldırganlıklarını anlamaya gayret ediyorum. Başkalarının tepkilerine odaklanıldığında kişinin gerçek potansiyelini gösteremeyeceğini biliyorum çünkü. Bağımsızlık, öyle korkuyla, onayla elde edilecek bir şey değil çünkü.