Günün onlar için ikinci benim ise üçüncü filmim ise Laurence Anyways oldu.
Babam filmi çok karışık bir çoban salata olarak nitelendirdi.
Filmin uzunluğu ise hepimizi derinden sarstı. İki saat 46 dakikanın altından kostümler ve prodüksüyonun güzelliğiyle kalkabildik. Bir de, burada söz annemin; bizi hiç bilmediğimiz, tanımadığımız bambaşka bir dünyaya sürükledi film. 1989 doğumlu Xavier Dolan filminin hiçbir sahnesine kıyamama ya da en azından kısaltma inadını yarın sabah izleyeceğim Tom Çiftlikte ile kırar umuyorum...
Atlas'ın, var olduğunu bugüne dek bilmediğim, ayaklarını önündeki duvarımsıya uzatabildiğin, sanırım en iyi koltuk sırasında oturuyor olmama rağmen (8. sıra, hadi yine iyisiniz) girip çıktığım pozisyonların ve iyice huysuzlaşan ayaklarıma yaptırdığım uyduruk egzersizlerin haddi hesabı yok, üzgünüm yanımdaki çocuk. Bu vesileyle bir de arkamdaki kadından özür dilemek istiyorum; ikinci saati geride bıraktığımızı anladıktan sonra telefonumun ışığının ne kadar rahatsız edici olabileceğini bir an için unutup/boşverip filmin kaç dakika olduğunu anlamaya çalışırken ve iki saat 46 dakikayı okuyup ufak bir kalp krizi geçirirken beni uyardı ve çok haklıydı.
Ebeveynimin festival güncesinde yarın: Yaza Veda ve Yalnız Hayaletin Öyküsü