Okuması izlemesinden daha heyecanlı!
logo logo logo logo logo
Bu sitede yer alan yazılardan yazarların kendisi sorumludur.
Referans vermeden kullanmayınız.
ÖZEL
Benim Adım Gültepe izleme notları

BEŞİNCİ BÖLÜM

Bununla bitti Gültepe dün akşam boğazımda bir düğüm bırakarak

Öyle bir hayat yaşadım ki cenneti de gördüm, cehennemi de.

Öyle bir aşk yaşadım ki tutkuyu da gördüm, pes etmeyi de.

Bazıları seyrederken hayatı en önden, kendimi bir sahnede buldum

Oynadım. Öyle bir rol vermişlerdi ki okudum okudum anlamadım.

Kendi kendime konuştum bazan evimde, hem kızdım hem güldüm halime

Sonra dedim ki söz ver kendine;

Denizleri seviyorsan, dalgaları da seveceksin,

Sevilmek istiyorsan, önce sevmeyi bileceksin,

Uçmayı biliyorsan, düşmeyi de bileceksin,

Korkarak yaşıyorsan, yalnızca hayatı seyredeceksin.

Öyle hayat yaşadım ki son yolculukları erken tanıdım.

Öyle değerliymiş ki zaman, Hep acele etmem bundan.

Anladım.

Telafisi olmayan hata; ne hata ne de telafisiz aslında be Gülüm; hiç bir şeyin eskisi gibi olmaması hata olduğunu belirlemez ki. Halil seni dünyasının merkezine aldığı anda ve senin gözlerin olması gerektiği gibi parladığı anda zaten artık hiçbirşey eskisi gibi olmayacaktı; o zaman değişmişti dünyan. Direnme; direnmediğin zaman mutluluğa çok güzel oluyorsun be Gülüm.

Fıkır fıkır ne güzel girmişti halbuki eve kumsaldaki günün sonunda. Gülümsemeden, kikirdemeden duramadı kendisinden başka kimsenin anlamayacağını bile bile. Yadırganacağını bile düşünmeden. Gülali nasıl da babası haline bürünüverdi; altan alta annesinin bu neşeli halinde bir çapanoğlu olduğunu düşünerek ve aynı zamanda konduramayarak. Sümsük oğlan halinden ataroğlan haline bürünmesi doğal değil ama beklenen bir şeydi; baba figürünün mini formatı şeklinde. Kolay olan.

Gülümser’in ne kadar duygusal; ince düşünceli olduğu evin süslerinden belli. Yatağın başının çiçeklerle bezenmiş olması; duvardaki çiçek motifli tablolar, örtüler; evin her bir detayının süsünün yerinde olması ve illa ki romantik. Evet o zamanlarda aynalara fotoğraf sıkıştırmak çok yapılan bir şeydi; ama Gülümser’in evindekiler belli bir düzen içinde ve kenarı zigzaglı kesilmiş; çerçevesi olmaması süsünün olmaması anlamına gelmiyor. Evde çok eşya var ama hiç dağınık değil; hele bir de gardropta hapisteki kocanın giysilerinin asılma biçimi; tam kostüm şeklinde! Adam evde yok ama aynı zamanda her anlamda var; çalan telefon hep onunla ilgili olmalı- Gülali nezdinde-; fotoğraflarda mutlaka var ve her an gelecekmiş gibi dolapta giysileri. Öte yandan 40 yıl hapis cezası var. (Google’a girip 1982’ye yakın genel af var mıydı diye de baktım bu arada; çıkıp gelmesinden ürktüm resmen.)

Ertesi sahnede hemen kardeşin evini göstermek çok çarpıcı oldu; evin yalın, çıplak hali. Anlayın işte Gülümser farkını.

Dursun Dede’nin evini öyle güzel çekiyorlar ki; girişteki o sedirde oturup tüm gün geleni geçeni seyredebilirmişim gibi geliyor. Aşağılık Cevat’ın okul ödemelerini kesmesi hayırlı olacak bence; Murat’ın düdüklü tencere formatından çıkması eğlenceli olacak. Öte yandan Suna’nın okul taksitleri için ne kadar çalışılması gerektiğini bildiğinden şüpheliyim

Nazlı’yı gittikçe daha çok seviyorum; huysuz ama tutarlı. Meziyet Hızır teyze kılığına nasıl hemen büründü. ilgisini gören de meydan dayağından çıkmış zanneder Nazlı’yı. Annesine en ağır lafları Nazlı ediyor. Meziyet o kadar etki yaratamadığını bildiği için kanı kaynadı bence.

Ah be Takoz; bu mahallede en çok sana üzülüyorum ben; gözündeki ışığı sönmüş Basri’yi hiç kimse görmese ve sevmese bile Seyfi sever, senin kimin var?

Seyfi/Nazlı sahneleri şa-ha-ne; elleri, ayakları, gözleri nereye koyacakları şaşırmaları karşılıklı o kadar tatlı ki. Nazlı’nın bir savunma korunma taktiği olarak saldırması Seyfi’ninse kabuğuna çekilip gerinip sonra saldırması. ne güzel tamamlıyorsunuz birbirinizi aslında; ilişkiniz asla sıkıcı olmayacak burası kesin.

Lince seyirci kalmak daha ne kadar tipik bir Türk refleksi olacak acaba? Ne zaman silkineceğiz bundan?

Fevzi’nin abisine “Bırakma beni,” diye sarılıp ağlaması bir yandan gerçek anlamında diğer yandan da “Yanımda olduğun halde bilmediğim, tanımadığım bir şeye de dönüşme,” diye haykırış.

“Mahallenin namusu değil siz kirlendiniz.”

Gülali yavrum ya sen babanı her ziyaret etmeye kalktığında habire itilip kakılıyorsun yine de en kahraman halinden zırnık azalmıyor bu adam gözünde

Halil hiçbir şey yapmasın bu hayatta sadece Gülümser’i sevsin; o kadar güzel seviyor ki. (Bu arada o gömlek o gözleri ne güzel ortaya çıkarmış yahu.)

Suna’cım ya şu iğne topuklu terlikleri çıkartıp yere çıplak ayak bastığında daha rahatsın, farkındasın değil mi? Ve gerçekten ne iş yapacaksın merak ediyorum; gönlüm triko fabrikasında çalışmandan yana.

Suna’nın Eşref’i görünce yüzünün aydınlanması sonraki hayal kırıklığının derinliğini artırdı.

Meziyet: Türk sosyalleşme ve ağırlama sanatı mükemmel uygulamacısı; cevabını bildiği soruları sorma uzmanı

Suna’yı ne güzel ezdi: “Adamın dili var herhalde.”

Salak Suna adamı beğendin ama bakışmaktan başka bir şey gelmiyor elinden; bir çay ikram etmeyi akıl edemedin, elinde bir tepsi baklavayla gelmiş adam ne yapacaktın Meziyet yetişmese;kapıdan mı çevirecektin?

Eşref Meziyet’e doğru konuştuğu zaman ruhu üç sokak geriye kaçıyor resmen.

Ve düdüklü tenceremiz bu bölüm dedektif/savcı rolünde. Suna için kader anı: hayatın gerçekleriyle yüzleşmeyeceğim kafamı yastığa gömeyim geçsin gitsin. Merhaba Suna ben acı gerçek; bilmem benden daha ne kadar kaçacaksın.

Eşref’in çay boğazında kaldı resmen; öte yandan böyle bir tepkiyle karşılaşacağını bilseydi yine bu kadar açıksözlü olur muydu, olurdu.

Seyfi daha gencecik halinle hayat sana ne kadar ağır geldi değil mi birdenbire; Nazlı tutacak elini az bekle.

“Benim Halil abim mi ya, benim Halil abim mi?”

En kötü cliffhanger ödülünü ise bu bölüme veriyorum. Ne demek “başınız sağolsun.” Kerizdik biz çünkü; başrol oyuncusu beşinci bölüm itibariyle ölecek, oldu! Melek kontenjanından mı devam edecek?

Eli öpülesi detaylar:

Küçücük suratlı porselen biblolar, kıvrım kıvrım etekli için yıllar geçtikçe kalıcı toz biriktiren haliyle

Kapı girişindeki yuvarlak örgü kilimler

Buzlu cam oda kapıları

Gırgır

Gardroptaki tel askılar

Çiçek desenli bardak

Kahverengi desenli fayanslar

Polis üniformalarının üç beden büyük olması

1 2 3
Linden Piroğlu
21/10/2014 02:10
YORUMLAR




DİĞER HABERLER