Okuması izlemesinden daha heyecanlı!
logo logo logo logo logo
Bu sitede yer alan yazılardan yazarların kendisi sorumludur.
Referans vermeden kullanmayınız.
ÖZEL
Acun Ilıcalı: Bir çeşit büyücü

Salon Turnuvası’nın, Devler Ligi’nden planlama olarak çok büyük bir artısı var. Öncelikle yayınlanma dönemi çok daha iyi seçilmiş. Devler Ligi yayınlandığında Türkiye’deki üst düzey (lafın gelişi) futbol devam ediyordu. Şu anda insanların 50 dakikalık halı saha maçlarına bu kadar hevesle yaklaşmasının baş sebebi Spor Toto Süper Lig’in devre arasında olması. Bunun kadar önemli bir sebep de işin içine takımların girmesi. Elbette bu takımların oluşturulmasında adı geçen kulüplerin etkisi yok (kulüp ve takım kavramlarını doğru anlamak için bkz Poyraz Karayel 31. bölüm Sefer) ama yine de Pascal Nouma’nın takımı demekle Beşiktaş demek arasında bir fark oluyor algıda. İzlerken ona göre heyecanlanıyor insan. İşin içine takımı koydun mu futbolculara olan bireysel düşünceler (aktif futboldakinin aksine) gölgelenebiliyor. En büyük örneği, toplu olarak bulundukları her ortamda Tümer Metin’e küfredebilen Beşiktaş taraftarının turnuvayı protesto falan etmemesi. Takımın adı işin içine girince bir şeyler değişiyor işte.

Salon futbolunun, bildiğimiz futboldan farklı olmasından dolayı daha hızlı olması ve Spor Toto Süper Lig’deki kalitesiz futbolun yanında çiçek gibi gelmesi gibi teknik konuları atlarsak, Salon Turnuvası’nın keyifli olmasında son bir sebep daha geliyor aklıma. O da işin gereksiz egolardan arındırılmış olması. Elbette Türk futbol tarihinin en başarılı isimleri arasında ego var ama hiçbiri gereksiz değil. Erman Toroğlu, Tanju Çolak, Sergen Yalçın’ın Devler Ligi’nde gösterdikleri hiper egolar maçları katlanılmaz kılıyordu mesela. Zaten Tanju Çolak, Erman Toroğlu ya da Ahmet Çakar gibi isimlerin televizyona çıktıklarındaki halleri malum, tamamen şovmenlik. İyi yapanı var tabii ama mesele bu değil. Desteklediği kulüp yapmıyorken açlığını gidermeyi isteyen bir insan için o ego da şovmenlik de gereksiz. Şu sıralar Sakarya’daki en büyük ego Acun Ilıcalı’da, ona da maç sırasında adına tezahürat yapılınca tribünden selam vermek yakışıyor yani. Gerçi bir büyücü olarak ışıklı mışıklı gösteri yapsa daha iyi olurdu ama onun da büyücülüğü başka işte.

Bu arada Pascal Nouma demişken söylemeden geçmek olmaz. Şöyle turnuvalarda bulunmadığını görünce herkese hafiften bir hüzün çökmüştü ama Pascal’ın Beşiktaş-Fenerbahçe maçında kavga çıktıktan (olur öyle bazen) sonraki twitiyle o hüzün yerini bende epey kahkahaya bıraktı.

1 2
Mehmet Dinler
05/01/2016 10:52
YORUMLAR




DİĞER HABERLER