Okuması izlemesinden daha heyecanlı!
logo logo logo logo logo
Bu sitede yer alan yazılardan yazarların kendisi sorumludur.
Referans vermeden kullanmayınız.
ÖZETLİYORUM
Yarım kalanlar… yaşanamayanlar...
Sezon: 1 Bölüm: 48

Dede ve Ömer meselesine en son değineceğim. Şimdi gelelim bölümle ilgili notlarıma:

-Doğum günü ile ilgili ne hayallerim vardı. Ay resmen drama. Yıkıldım yahu. Başlangıç şahaneydi, ama sonu hiç umduğum gibi bitmedi. Yine de ben bu sahneleri yeri ve zamanı geldiğinde izleyeceğimizi düşünüyorum. Defne'nin orada Ömer'e bir itirafta bulunduğunu filan da hiç sanmıyorum. Öyle olsa ertesi gün Ömer "Sabah Defnesi... Gel seni bir içime çekeyim," diye bize ekran karşısında iç çektirtmezdi değil mi? 

-Bölüm Defne ve Ömer için yine “yarım kalanlar ve yaşanamayanlar” bölümüydü. Birbirinden kopuk çok sahne izledik, ama bir yandan da yukarıda anlattığım tamamlanmaya ve yaşanmaya başlayanlar da var. Her zaman olduğu gibi bir bütün olarak değerlendirmek lazım…

-Nihan, Serdar ve İso üçlüsü yine şahaneydi. İso oğlum sende peygamber sabrı var. Aksi takdirde bu "Denyo Topal"lara dayanmak mümkün değil. Yine de mahalle sahnelerini çok seviyorum. İnsanın orada yaşayası geliyor. Çocuğa İso adını koymak da çok şık bir davranış oldu. O ekibin tamamı müthiş oynuyor. Hepsine yürekten kocaman bir alkış! 

-Mine ne kadar zayıfladı fark ettiniz mi? Vallahi pek bir güzel oldu. Daha önce de yazmıştım. Mine sahnelerinin çoğalmasını istiyorum ben. Çok keyifli oluyor.

-Ömercim neden iki oda çocuğum? Sen değil misin bu kızın peşinden tırım tırım koşan? Defne'yi mi denemek istedin anlamadım? Hani nasıl tepki verecek filan, ama umduğun gibi olmadı galiba^.^

-Defnecim vuslat yaşadığın bir adamla artık nedir bu utangaçlık? Çocuk sana orada soruyor. Sen put gibi duruyorsun. Belli ki seni bir denemek istemiş. Hep ben adım atıyorum; biraz da sen gel diyor, ama sende tık yok! Ayrıca, Ömer'in odasına gitmek için neden bahane uydurman gerekiyor? Hayır, neyi yanlış anlayacak yani? Siz evlenmek üzeresiniz yahu! Saçmalamalara doyamadınız. 

-Ömer ben yandaki odadayım dedi, ama hangi yan o anlamadım ben. Defne koridorda uzun bir yürüyüş yaptıktan sonra karşılaştılar da o bakımdan diyorum.

-Defnecim evden tek bir elbiseyle çıkıp otelde o kadar kıyafeti nereden çıkardın acaba? Varsa bir sırrı bize de söyle. 

-Koriş'e bayılıyorum. Çok da gülüyorum, ama şu Sinan'ın kol kırılma meselesini ve bu kadar olay olmasını çözemedim. Neriman "Düğünü iptal mi etsek?" bile dedi. Niye ki?

-Bölüm başında gösterilen düğün sahneleri hala çok gizemli. Gelin kaçmamış öğrendik, ama damat kim, gelin kim bilmiyoruz. Bu bölüm kol düğmelerinin Sinan'a da verilebileceğini öğrendik. İki damat görünümlü adam, koşarken ayaklarını gördüğümüz bir gelin ve bir de Derya'nın denediği gelin ayakkabıları var. Koşan gelinin ayakkabılarını gördük ve o ayakkabılar Derya'nın denedikleri değil. Kol düğmeleri de henüz ne Sinan ne de Ömer'de takılı değil. O zaman çifte düğün mü var acaba? Ben gelinin ve damadın Defne ile Ömer olduğu konusundaki iddiamı sürdürüyorum. Diğer çift var mı yok mu bilemem.

-Yasemin'le Sinan da evlilik yoluna girmek üzereler. Zaten gidişat bunu gösteriyordu. Ben pek yakında Sinan'dan güzel bir teklif organizasyonu bekliyorum. Tek korkum Necmi'nin Sinan'dan önce bunu Yasemin'e söylemesi. Malum Sinan ilk onunla paylaştı ve o da bilmeden Yasemin'i tebrik edebilir.

-Defne'nin hala Neriman'dan korkmasını anlamıyorum. Hâlbuki durumları eşit! Hatta Defne daha güçlü… Çünkü Ömer onu çok seviyor. Yani Ömer'in bir tercih yapması gerekse Defne'yi seçeceği gün gibi aşikâr. O zaman bu korku niye be Defne? Bu kadın hala nasıl her istediğini sana yaptırabiliyor?

-Defne'nin annesi son zamanlarda sıkça geçmeye başladı. Tahminim o ki biz 2. sezonda (inşallah) Defne'nin annesi ile tanışacağız. Hatta babası ile de...

-Sude Deniz ilişkisi çok ilgimi çekmeye devam ediyor, ama Sude'nin hırsları yüzünden ne kadar ileriye gideceğini kestiremiyorum. Yine de Sude'nin dediği gibi Deniz onun hayatından öylece geçip gitmeyecektir. Mutlaka etkileri ve izleri olacaktır diye düşünüyorum. 

-Neriman'a her ne kadar kızsam da Defne ile Ömer'in birbirlerine aşkla sarıldıklarında nasıl keyifle ve sevgiyle baktığını da göz ardı edemem. Ömer'i sevdiğini biliyoruz da; bence çaktırmıyor, ama Defne'yi de seviyor. Kim bilir belki de Neriman için hala umut vardır.

Gelelim son sahneye... Ömer ve dedesi meselesine... Önce şunu yazmadan geçemeyeceğim. Defne neden hala önde oturuyorsun? Sen bu adamın yakında karısı olacaksın! Hayatta en değer verdiği varlıksın. Senin yerin Ömer'in yanı. Gözünü seveyim yapma bunu artık! Kendi değerinin farkına var biraz.

Defne Ömer'in vicdanı olarak içeride dedesinin olduğunu söyleyecektir bence. Ömer'e böyle bir oyun oynayamaz. Çünkü haklı olduğunu düşünüyor. Buna rağmen Ömer içeri girer mi? Sanmıyorum, ama onları barıştıracak kişi yine Defne olacaktır. Buna katkı sağlayacak kişilerden biri de Türkan olacaktır diye düşünüyorum. Bir ihtimal de şu: Hulusi Bey son zamanlarda hep "son isteğim", "zaten ne kadar ömrüm kaldı ki" gibi şeyler söylüyor. Belki bir rahatsızlık geçirebilir; bu da itici güç olabilir diye tahmin ediyorum.

Emeği geçen tüm ekibin eline, zamanına ve yüreğine sağlık…

Yazıyı Fellini'nin 8 1/2 filminden bir replikle bitireyim:

"Beni olduğum gibi kabul et. Ancak o zaman birbirimizi keşfedebiliriz."

Sevgiyle kalın...

 

1 2 3 4
Seyda Yalvaç
29/05/2016 02:25
YORUMLAR




BUNLAR DA VAR