Bölümün yan konularından birisi ise çamaşırcı bacımız Miss Evers’ın geçmişine uzandığımız ve onun zamanı olan 1925’teki bir Cadılar Bayramı’nda kendimizi bulduğumuz sahnelerdi. Oğlu Albert, işte tam da o zamanki Cadılar Bayramı’nda kaçırılmış. Bunu da senaristler, ABD’de o yıllarda gerçekleşen ‘Wineville Tavuk Kümesi Cinayetleri’ne dayandırmış. Kayıp çocuklarının birbirlerinin acısını paylaşmasını sağladığı John Lowe ve Miss Evers, bölümün dikkat çekici karşılaşmalarından birine ev sahipliği yaptı. Bu bölüm bir yanıyla epey fantastik olmasına rağmen, gerçek olaylara ve katillere dayanması ile de bir o kadar gerçeğe yakındı. AHS’nin en sevdiğim özelliklerinden birisi bu durum zaten; insanı gerçek olayları araştırmaya itmekle kalmıyor, birçok ilginç bilgi öğrenmesine de vesile oluyor.