Maseo da güzel değilmiş. Oliver’ın, oğlunu kurtarmak adına hayatını bin kere falan tehlikeye attığı adam Alfa-Omega’yı Ra’s Al Ghul’a kendi elleriyle sunmuş. Oliver’a tebliğ edilen görevin nesnesi de Alfa-Omega kadere bakın ki. Ra’s Al Ghul kaderin cilvelerine inanıyor olabilir ama Oliver da öyle. Üstelik onun kaderi daha cilveli, daha şakacı. Felicity, Diggle ve Laurel’in Malcolm’un tek sözüne bile inanmayacak olmasını tahmin edip B planı olarak hiç tanışmadıkları Tatsu’yu onlara planı anlatması için göndermek kendini tamamen kaderin cilvesine teslim etmek demek. Ya da en yakın arkadaşının, eski sevgilinin ve son seviştiğin kadının komple salak olduğuna inanmak demek. Siz muhtemelen “Laurel salak ama diğer ikisi için düzgün konuş,” diyeceksiniz ama Felicity ve Diggle’ın Tatsu’ya inanıp Laurel’in onlara ayak uydurmak için gelmesi bir zeka işi değil. Oliver’ın kaderi onun için fazla cilveli, Oliver da kesinlikle çok şanslı.