Okuması izlemesinden daha heyecanlı!
logo logo logo logo logo
Bu sitede yer alan yazılardan yazarların kendisi sorumludur.
Referans vermeden kullanmayınız.
ÖZETLİYORUM
Sekslentiler doruktaydı
Sezon: 1 Bölüm: 28

*Dostlarım, yurttaşlarım, Kiralıkçılar! İki hafta süren bölümsüzlükten yataklara düşenler! Sizi özledim!

Birlik ve beraberliğe en çok ihtiyacımızın olduğu şu günlerde aniden yakınlaşan, yakınlaştıkça bizi de heyecandan heyecana sürükleyen Defne ve Ömer’i en son öyle bir halde bıraktık ki, bölüm başında neler olacak diye kendimizi yemekten bir deri bir kemik kaldık. “Bak buradan sonra geri dönüş yok” denmiş, “sen dönmezsen ben de dönmem” diye cevap verilmiş. Yetmemiş üstüne tohumlar fidana, fidanlar ağaca, dudaklar dudağa değmeli yurdumda ezgileriyle birbirlerine yaklaşmışlar kiiiii DOBROVSKİ.

Tabii ki saçlarını yolduğumun zıpzıpı Sude içeriye daldı ve bütün ambiyansı yok etti. Çektiğin dikkat için teşekkürler. Sayende bileklerimi jülyen doğradığım bir açılış sahnesi daha. E ne olacak şimdi, o kadar geldin, kaleme baka baka geldin, gidecek misin? Hadi sen gittin, Defne niye nereye gidiyorsun demiyor? Hadi bu da oldu, neden ertesi gün arsa meselesinden bozuşan eltiler gibi konuşmuyorsunuz birbirinizle? Ah Sude, gıcıklık çıtasını Allahuekber Dağları’na kadar taşıdın alkış.

 

*Tabii şimdi onca olayın üzerine gidip ensenden DNA bıraktığın kalemi adamın masasına bırakmışsın, bunu gör gel beni bul demişsin, adam ayağına kadar gelmiş, Sude zibidisi gelesinceye kadar da belli bir sekslenti içine girmişsin, yıkıldın... Ben bu gerginliğin adını biliyorum Defnecim; matematik, geometri, fizik, kimya, biyoloji, siyaset, pazarlama her alanda geçerli bu teşhisin adı: Sexual Tension.

Fakat bu biraz farklı bir boyutu. Cinsel gerilim değil de, cinselsizlikten gerilmek gibi düşün. Adamı asansörde görürsün de azar üstüne azar kayarsın. Ne olacaktı, Ömer Sude’nin gitmesini bekleyip aynen devam mı edecekti? Ya da koridorda iki tur atıp sonra geri mi gelecekti? Bu adamın bir coolluğu, bir tarzı var. Ayrıca öyle bir durum yaşanacak olsaydı da “ay tadı kaçtı şimdi, Sude gelir görür ehehehe” falan der adamı crack yapılmamış oyun gibi böyle kurup bırakırdın. Var git yoluna, sen yeni libidoculardansın. Boşuna Ömer’e trip kere trip atma.

Kalemi bırakırken iyiydi. Şimdi niye Tellioğulları-Seferoğulları olduk kızıl yürek?

*Bu kadar güzel bakabilen, baktığı zaman gözlerinden çıkan ateş okunun geçtiği alanı kül edebilen kaç kişi vardır acaba… Adam o kadar aşık bakıyor ki, Barış Arduç’un oyunculuğuna hayran olmamak mümkün değil. Aşkı da aşık adamı da en iyi şekilde hissettirebiliyor. Defne’ye dalıp gidiyor ya, hah bu adam sırılsıklam aşık diyoruz. Çaktırmıyor ama asansöre her bindiğinde katları tek tek dolaşıyor gibi düşündürüyor. Mola verdikleri alanı 10 dakikada bir yoklayıp Defne’yle karşılaşma ihtimallerini arttırmaya çalışıyor sanki. Ömer, mevsim normallerinin üzerinde bir adamsın.

 

*Defne bu aralar çok acayip bir insan oldu ya, sürekli sis atacak diye korktuğum birine dönüştü. Bağırmasın diye huyuna suyuna gidersin, gece uyurken ayaklarını topraklayıp elektrik falan alırsın ya öyle bir şey. Hani sanki yerine takılan bir pil gibi, Defne Ömer’i bir kalaylamadan gün başlamıyor. Yalnız ne güldüüüüm ne güldüm. İsterse juniorlıktan Dünya Tasarımcılar Birliği Tatlışlar Platformu Başkanı pozisyonuna da geçsin, Ömer’in düşünceleri onun için en önemlisi. O olmuş demedikçe olmuş saylanmıyor Defne için. Ömer “şaaahane, bayıldım” demediği için “öldüresi var beni” bakışı atıp kağıtları alıp gitti ya çok güzeldi. En son böyle atarı sınav kağıdıma bir daha bakmak için gittiğim hoca “yanlış işte neyi tekrar inceliyorsun” dediğinde kağıtları çekip alıp çıkarak yapmıştım. Sonra kağıtları geri vermem gerektiğini hatırlayıp dönünce üç puntoyla “iyi ginlir hicim” deyip ebediyete uğurlanmıştım… Defnecim, sadece altından kalkabileceğin atarlar…Lütfen…

1 2 3 4 5
Pelin Arslan
14/01/2016 10:08
YORUMLAR




BUNLAR DA VAR