İki kıtaya yayılmış devasa satranç oyununun bir ucunda Varys oturuyorsa karşısındaki rakip kesinlikle Serçeparmak. Varys’in de dediği gibi güç şansla da edinilebilir, sadece bir ismin; duyanların üstünde yarattığı etki gibi, dizinin çaresiz, zayıf, kompulsif ve manik depresif Robert Arryn üzerinden anlattığı şekilde. Littlefinger aya ulaşmaya çalışan cesur bir uzay mekiği; küçük Robert ise onun tırmanışında kıvılcımı ateşleyen pir parça sadece, aya ulaşmaya çalışan her mekik gibi gereksiz parçalardan kurtulmak zorunda yolculuğu esnasında. Robert Arryn’i Royce hanesine bırakarak yoluna devam ediyor, yanında tek takıntısı dolayısıyla tek zayıf noktası Siyah Kuğu Sansa ile.

Brienne’in saflığının da bir güç aracına dönüşebileceğinin farkına varıyoruz belki ilk kez. Onun oyunlarla, manipülasyonlarla, politikayla işi yok; sırf bu yüzden etrafını sarmalayan bir bağlılık aura’sıyla dolaşıyor. Podrick’in ağzının içine bakması da bundan. Brienne Pod’un annesi değil, bir şövalye değil, bir lider hiç değil, sadece doğru bildiğini yapmaya çalışan bir insan. Dünyanın en garip çifti dünyanın en hüzünlü sahnelerinden birini yaşıyor. Sansa ve Littlefinger yanlarından geçerken hayatlarının amacı Sansa’yı bulmak olan bir ironi ikilisi.