Eylem’in durumunda ise tam oturmayan taşlar var. Affedersiniz, kızımız her yerden don lastiği gibi çıkıyor. Daha sıkılgan duran Mert ise bu durumu idare etme yolunda mı yoksa hisleri mi var anlaşılmıyor. Ama Füsun teyzesini sevmiş. Bir de bilse kim olduğunu… Bu arada Mert’in kim olduğunu bence Eylem ortaya çıkartacak ama, işini yapmaya devam ederse… Birçok sahnede kendisini görüyoruz. Etrafındaki insanlara değer verdiği ve onlardan desteğini ölene kadar kesmeyeceği belli. ‘En vefalı karakter’ ödülünü kaptı. Zaten orada da kalır gibi.
Dikkat çeken bir başka nokta, bu dizide de yine gündemde olan kiracılık müessesesine bir selam edildi, hatta sözleşme yapmanın önemi vurgulandı. Bunların hepsine birer tik atarken dizinin büyük bir yüzdesini oluşturan kötü adamlardan bahsetmezsek olmaz! Mafyaların cephesinde, habersiz sınav yapıldı; sınava tek başına giren Sarp bunu başarıyla geçti. Dahası olmazsa, “Bu oğlan manyak!” mertebesinde de son bulmuş oldu. Sınavın ödülü de Rıza Kocaoğlu’nun canlandırdığı Davut ile tanıştırılmak oldu. Kısık sesli konuşması ve bakışlarıyla gerçekten insanı rahatsız ediyor. Dizi çıktığından beri, Ezel’i andırdığı yönündeki yorumların en yakın karakteri olduğunu düşünüyorum ya da sadece bazı şeyler özlendiği için benzetiliyor. Bu durumda, yönetmen ve yapımcı tarafı aynı olduğu için gayet normal.
1997’de yayınlanmaya başlayan ve bence televizyondaki bazı ilklere sahne olan Buffy the Vampire Slayer dizisinin oyuncusu James Marsters; başroldeki herkesin ‘izleyiciyle özdeşleştirildiğini bunun için başrolle münasebete giren herkesin seyirci tarafından içselleştirildiğini’ söyler. Evet, bu şaşılacak bir açıklama ya da analiz değil ama ben bu dizide kimse için kendimi böyle hissetmiyorum. Belki hala ‘içeride’ değilimdir ya da kime yakın olduğuma karar veremedim. Hikayenin devamı, belki birçoklarımız için, aynı şekilde ilerleyecek.