Sevgili Poyraz Karayelci. Çok sinirliyiz değil mi? Gözlerimizden ateşler çıkıyor! Ya bölüm sonu nasıl bitti öyle. Gerçekten biz de bittik. Artık tükendiğimi hissediyorum. Her bölümün bitmesine yarım saat kala nabzım fırlıyor, kalbim hızlı hızlı atıyor. Eğer bir gün çarşamba gecesi vefat ettiğimi duyarsanız tek sebebi senarist Ethem Abi’dir.

Çınar düştü Poyraz’ın peşine. Bırakmıyor. Kıskançlık mı yapıyor hırs mı anlamadım. Poyraz’ı bulunca ne yapacaksın? Bu sana daha bir koyacak, hiç mi düşünmüyorsun? Kendi hayatına bak, Ayşegül'le ilgilen bırak Poyraz’ı diye ahkamlar kesiyordum kendi çapımda taa ki bölüm sonunu görene dek. Dilim kopsaydı da öyle demeseydim! Nitekim adım adım yaklaşıyorsun Çınar. Ama şundan emin ol, Poyraz istemediği sürece sen asla onun kim olduğunu öğrenemeyeceksin. Poyraz’ı fotoğraflaman için tuttuğun adam işte öyle apışıp kalır, Ayşegül’ümüz ‘babamı arıcam’ ayağına telefonunu alır eline fotoğrafları bir bir siler, bu da yetmez Zülfo işin içine girer adamı korkutur. Sen de öyle kendi kendine kalırsın dımdızlak.

Poyraz’ın vurulmasına tabii ki Ayşegül'ün o güzel yorumları da eklendi. “Yine ne haltlar yedin Poyraz?” Doğru söylüyorsun Ayşegülcüm senin sevgilin olacak Poyraz hiç rahat durmuyor. Ama o da haklı, yardım etmek kanında var adamın; bir de söz konusu aşksa asla sırtını dönemez. Eda'nın Poyraz’a sıktığı kurşun döndü dolaştı kendine geldi. Geçen bölüm yazdığım gibi Poyraz’ı vurmak yerine ona durumu anlatsa tüm bunlara hiç gerek kalmayacaktı. Nitekim aynısını Poyraz da söyledi. Oyun içinde oyun kurulmuş, sevgili Eda'nın hiçbir şeyden haberi yok. Çünkü ‘’Ey aşk, sen nelere kadirsin.’’

Bu bölümün bir özelliği var. Çünkü ilk defa Songül’e sinirlenmeye fırsat kalmadan bitti. Aksine ona üzüldüm, gözlerim doldu. Bu hallere düşecek kadın mıydın be Songül. Melis Songül’le Fatih'i resmen yüzleştirdi. Buna yüzleşmek denirse. ‘’Songül bir kınalı keklik, hem 40 yaşındaki kadınla ne işim olur,’’ diye son sözlerini söyleyen Fatih’i, Songül telefondan dinledi ve bunun üzerine Fatih'i bir güzel tokatladı. “Sevdim seni,” dedi. “Psikopat hödük bir kocadan sonra ben sana güvendim, inandım,” dedi. Fatih de hala “Sen evliymişsin, bir de çocuklu,” diyor. Ya Fatih sen nasıl bir adamsın? Onca şeyin üstüne kızın karşına geçmişsin bır bır bır konuşuyorsun. Songül’e tabii ki hak vermiyorum. Sevilmediğini bildiğin, sana hödük gibi davranan bir adamla evli kalmayıp bal gibi de başka aşklara yelken açabilirdin. Yaptığın tercihler başına bu olayları getiriyorsa susup oturacaksın. Ama kadınsın işte çok üstüne gelemiyorum. Nihayetinde gerektiği yerde power girl olmak bizim işimiz. Üzme canını, bir gün sen de çok sevileceksin ben inanıyorum. İçinde sevgi barındıran bir kadın sevilmeden ölmez.

Gelelim prens Sinan'a:) Geçen bölüm çok ortalarda yoktu özlemiştim onu. Bu bölüm doya doya kahkaha atarak izledim pıtırcığımı. Ayşegül'ün zor durumda olduğunu, o evde şantaj yüzünden kaldığını duyan Sinancım Karayel; Nevra Hanım’ın odasına gidip ajancılık oynadı. Bu çocuk çok güzel büyüyor ve biz buna şahit olduğumuz için çok şanslıyız. Ayşegül ablası için girmiş odaya ne aradığı bilmeden açmış kasayı. Tabii sonradan bulduğu şeyler epey önemliydi. Mesela dadadaaaaam ilanı aşk edilmiş bir mektup parçası ve sonunda kocaman bir O.S. Yani aranan adam Orhan Solmaz. Demek Çınarcık'ın babası bu adam. Allah bilir Nevra’ya daha fazla katlanamayıp onu terk etmiştir. Gerçi mektuplar hiç öyle söylemiyor ama belki zamanla Nevra’nın o piiiiiiis yüzünü görmüştü,r kim bilir. Tek temennim bu. Rica ederim Nevra’ya aşkla bakan bir adam izlettirmeyin bana, boşuna midem bozulmasın.