Okuması izlemesinden daha heyecanlı!
logo logo logo logo logo
Bu sitede yer alan yazılardan yazarların kendisi sorumludur.
Referans vermeden kullanmayınız.
ÖZETLİYORUM
Halbuki sağır bir zangoç kadar kedersizdik
Sezon: 1 Bölüm: 44

Ne olacak peki bu ev meselesi? Hayaller; Ömer İplikçi o evi satın alsın, hatta düğün hediyesi olarak Defne'nin üzerine yapsın. Hayatlar; Hulusi İplikçi olacak gibi gibi. Türkan&Hulusi ilişkisi son sürat devam ederken, olayı Serdar'a "Türkan Teyze, Hulusi İplikçi kırıştırıyor" diye açıklayan Nihan kalp ben. Tatlişim sen napıyon? Ahahahahah. Şu kızın içinden, emlak hukuku çıkıyor, genel kültür dersen üst düzey, nerede kamu spotu efendime söyleleyim nerede bir application orada Nihan. Ama işte kimse dört dörtlük değildir, Nihan da bazen şaşırabiliyor. Hamilelik hormonlarına kurban olduğum, fingirdeşiyorlar diyeydin keşke. Serdar, Defne'ye yapmadığı abiliği, anağnesine yaptı, ahahahaha. O adam buraya gelecek dedi, konuyu kapattı. Gelsindi, Allah için gelsindi, çiçeğini çikolatasını alıp da bir türlü gelemeyen Ömer İplikçi'ye inat gelsindi. Geleceği varsa, seveceğin de vardı zaten, belliydi. Bakın farkettiniz mi siz de? Dolma İplikçi&Topal birlikteliğinin yegane temel taşıdır. Pazı içerikli bir dolma nasıl ki İplikçi'lerden Ömer ile Topal'lardan Defne'yi bağladıysa, hangi cins olduğunu bilmediğim kuş üzüm ve fıstık içerikli bir dolma da, Topal'lardan Serdar ile İplikçi'lerden Hulusi'yi bağladı birbirine. Serdar'ın Hulusi Amca'mı soktuğu imtihanı Ömer'in yaşamasını o kadar isterdim ki, ama o kadar isterdim ki, yani o kadar çok isterdim ki, neyse. Geçti, gitti, bitti. Zaten daha Hulusi Amca'mla Türkan Teyze'mi öğrenecek de falan da filan da. Kiralık Aşk biterse, bir Ömer'in Yolu mu çeksek, yaşayacağı skandallar bir değil bin çünkü.

Ah benim minik tasarımcım, miniş tasarımcım. Defne'nin çizimi, bu dizide gördüğüm en güzel çizimdi kusura bakma Signor İplikçi. Sen sokaktaki kadın için ayakkabı çiz de gel, sana da övgüler dizerim. Ama zaten çorbada senin de tuzun var. İşte ben aşk diye buna derim. Defne nasıl konsantre oldun da, Ömer'in bacağına parmaklarıyla verdiği kopyayı alabildin de enfes bir çizim yarattın bilmiyorum ama, ben senin yerinde olsam derdim ki, "Bi dakkaa, ben de senin bir daha tasarım derslerine hocalık yapmana izin verir miyim sanıyorsun?" ahahaha. Neyse ki bu, Defne'ye torpildi, işte bu yüzden, genç yetenekler harcanacak. Acaba insanlık namına aydınlık bir yeni nesil tasarımcıların yetişmesi için göz mü yumsak? Zeynep bi gelsene, bişi deniycez. Ahahahah.

Garibim bir de çok çalışçam diyor, ben de o koltuğa oturucam diyor. Ben sana kıyamam! Git annem, sen patron koltuğuna otur, hak etmiyor da değilsin ki, Fiko'nun tasarımlarını görmedin zaar. Yani çok da matah bir şey değil. "Ben bir halt yedim ama hayırlısı," temalı Ömer'in yanına gidip arkasından sarılan Defne'ler candır. Atlar tepişseydi de Fiko'nun bir tarafları kırılsaydı keşke. Ata bineydi attan düşeydi keşke. Hadi Ömer'e yürüyon, Defne'ye niye yürüyon gelmesin diye. Ben senin umuduna tüküreyim, umut kelimesi sana uğramasın. Beddualarla çıktın hayatımızdan, cağnım çifliğimi de DefÖm'süz kapattık, Sapanca gibi. Yediğin kuru fasulye haram zehir zıkkım olsun inşallah. Tutun beni, yine çok yükseldim. Ömer Defne'yle 10 cm den az dudak yakınlığındayken, sağlıklı düşünemiyor artık. Defne saçmalamada yine bir dünya rekoru kırmak üzere, mesele at çiftliğine gidemeyecek olması, ama Ömer duruma dair bir şeyleri çakmıyor. Vallahi ben hayalimde, çakıyor ama belli etmiyor olarak kodladım. Ömer İplikçi'nin bu kadar salak olacağını düşünmektense, umursamaz olduğunu düşünmek istiyorum. Ya da birazdan değineceğim cağnım metaforum; "Halbuki sağır bir zangoç kadar kedersizdik."

Bakma öyle hiç yakışıklı, sen beni kapıya sıkıştırıp öpmedin hiç, ben de öpmücem.

Kapıya kadar sevgilisini almaya gelen Ömer'leri çok sever, yine ayak üstü Nerimanvari yalanlar söyleyip sevdiceğine gösterip de elletmeyen Defne'lere söverim, başıma bir şey gelmeyecekse. Adamı kapıya sıkıştırıyor, aklını bir başından alıyor, bir de "İyiymiş böyle," diyor. Bence de, Ömer de benimle ve 70 milyonla aynı fikirde. N’aber mi? Gerçekten mi? N'olsun işte be Defne, sayende allak bullak adam. Düğün konvoyunun gelmesiyle, Ömer'i odasına atan, pardon götüren Defne'nin şapşik hallerine mi gülsem, bu sefer gol diye içten içe sevinen Ömer'in sersem hallerine mi acısam bilemedim. Dudaktan öptürmeme konusunda Türkan'la yarışan Defne (anağnesi olan değil), bu sefer de biraz da burada öptürtmücem demiş zaar. Zavallı Ömer, "Uzun zaman oldu"yu yanlış anladı. Kız "Uzun zamandır, dudaklarıma bir cm. kalaya dek, seni kendime çekip, hemen geri çekilmedim," demek istemişti. İnsan olan özler, heh ben de onu diyorum da duyan kim. Korna sesleri durmuyordu, Neriman coşuyordu, "Deeefneeeeeğğ" diye bağırıyordu, Defne panikliyordu, Ömer YİNE anlamıyordu. Kiralık Aşk'ta sıradan bir gün işte. Karakterinin en belirgin özelliklerinden biri zeka tabii Ömer'in, seslerin ayrımını yapmak değil. Bakın Ömer'im İplikçi'm, buz şelalem, kas kütlem, kara gözlüm, güzel gülüşlüm, 90 senelik yengesinin sesini tanımadı. Üçle çarptım ne var yani? Tanımadı ya, bildiğin tanımadı. Yemişim sesi, Defne de öptürtmedi zaten. Bir de gelmiş bana geçmişten bahsediyor, cinsel gerilim had safhadayken, cinsel gerilimli başka bir anımızı hatırlatıyor. Gerçi cinsel gerilimsiz tek bir anımız var bizim, Sinan'ın yazlık. Benim kuruluğum yetti Ömer de kurusun mu dedin be Defo?

-Kız Ömer'i eve mi attın?

-Yok o beni götürmeye geldi.

AHAHAHAHAHAHAHAHA çok güldüm, vallahi çok güldüm. Keşke Ömer de duysaydı, zaten güler geçer, sorgulamazdı ne işleri var burada diye. Neyse Ömer'cim İplikçi'm, gene bekleriz olur mu? Seni o iyilerin mahallesinde doya doya, deri ceketin ve serseri serbest hallerinle görmezsem, gözüm açık gidecek gibi. Nihan'la, İso'mla, Serdar'la aynı kadraja girmeniz gereken meseleler var, ne olur Meriç Acemi, at üstümüze, ne olur.

1 2 3 4 5
Dilara Pamuk
30/04/2016 16:35
YORUMLAR




BUNLAR DA VAR