Mert’in Umut olmasına az kaldı mı acaba? Eğer dizi uzamazsa bir sezon olarak düşünüldüyse, o zaman, evet olabilir. Yani, yakında kendi gerçeğine ve fotoğraflarına ulaşabilir. Zaten bunun birkaç bölüm şoku olacaktır. Sinsi planlar kurulacaktır sonra, elinden alınan yıllar için. O kısımda ruhani bir çöküş bekleniyor.
Eylem, geçtiğimiz hafta ölen Coşkun’un adamını görünce işin ciddiyetini anlamış olmalı. Sarp’ın Mestan’ı öldürdüğü düşünüldüğünde, Füsun ile beraber bir eve tıkılması da kuvvetlendirici bir etki aslında. Ama niyeyse onun aklı aşkta meşkte olsa gerek ki Mert, Celal’in zoruyla “Seni seviyorum,” dediğinde “Görüşebiliriz aslında, iyi olur,” dedi. Kızım, sen olanların ciddiyetini kavradın mı? Macerasever birisin galiba?
Füsun, kendi düzenini tıkır tıkır yürütüyor. Barış’ın alınması da onun için iyi oldu. Çocuğunu özlüyor ama olsun, ona güveni tam. Ya da en azından, yaşamasını istediğinden eminiz. Yüzü güler herhalde bir ara. (Bu bir temennidir).
Yusuf, Sarp’ın kendisini feda etmesinden korkuyor hem de minikten bir şüphesi de oldu.. Acaba Mestan’ı o mu temizledi diye. “Gözü karadır onun,” derken biraz gerçeklik payı da vardı bence. Adamı içeri tıkmak için etini tırnağına takan komiser, neler yapacak acaba… Büyük bir sıkıntıya düşeceği kesin.
Celal, yokuşun başından aşağıya doğru kontrolsüz bir şekilde kayıyor. Hala farkında değil, biraz uyandı işlerin ters gitmiş olmasıyla ilgili ama. Mert’e çok güveniyor; Melek’e de keza. Babam “Babana bile güvenmeyeceksin,” derken haklıydı galiba. Bu dizide en doğru konuşan Yeşim gibi. Yeşim yahu… Hani şu ne yapmaya çalıştığını anlayamadığımız kadın…
Sarp’ın kendi durumu, bütün bir bölüm işlendi. Üstüne diyebileceğimiz tek şey, onun bu işten de sıyrılacağı. İlk başta, acaba “İçerde biri daha mı var, aynı The Departed’daki gibi,” dedirtti malum sahneler. Ama görünen o ki sisin ardındaki dost biri değil. Yine de bir şekilde ekmeğine yağ sürecektir oğlanın. Hep beraber göreceğiz. O zamana kadar anımız olsun: Gülümseyin, çekiyoruz!