Barda eğlenceden çıkan Mahmut’la Cansu’yu bayıltma planları yapan Cevat ile Kamil peşlerine düştü çifte kumruların. Ama Kamil Cevat’ı Ertan sanıp O’nu bayıltınca plan suya düştü.

Bu arada Ertan’ın Zeynep’i hiçbir zaman sevmediğini bir kez daha anladık. Gerçekten sevseydi hafızasını kaybedince bile yeni kimliği ile O’na aşık olurdu ama o gitti gıcık Cansu’yu seçti. Neyse tencere kapak diyelim…

Tam da Mahmut’un kimliği ve pasaportu çıkmıştı. Fatih Mahmut’u Amerika’ya gönderme planlarını devreye sokmuşken bu sefer de Cansu ile Mahmut aşkı buna engel oldu. Aşığım da aşığım, gitmem de gitmem diye tutturdu Mahmut.

Fatih’de hikaye biter mi, bu sefer de şu yalanı uydurdu: Mahmut, kötü yola düşen kız kardeşinin sebebi olanları alnında vurup öldürmüştü. Adamlar Japon mafyasıydı, hani İtalyan olsa neyse Fatih’in tanıdıkları vardı, yardım ederdi de, neyse… İşe o mafya adamlar Türkiye’de ve peşindeydi. Tek çare Amerika’ya gitmekti!

İkna oldu Mahmut, havaalanına kadar uğurladı O’nu Fatih. Tam giderken ‘Mahmuuuuttt!...’ diye bağırıp arkasından koşan Cansu’nun da dayanamayıp Mahmut’la gitmeye karar vermesi yeme de yanında yat durumuydu Fatih’le Zeynep için.

Bir adım attı, bir adım daha attı Mahmut. Sonra aynı sahneyi daha önce de yaşadığını, tam Amerika’ya giderken, yine havaalanında, sevdiği kadının adını seslenerek ardından koştuğunu hatırladı. O kadın Zeynep’ti.

Sonra adım adım her şeyi hatırladı Mahmut. Ya da yeniden Ertan mı demeliyiz?