Okuması izlemesinden daha heyecanlı!
logo logo logo logo logo
Bu sitede yer alan yazılardan yazarların kendisi sorumludur.
Referans vermeden kullanmayınız.
ÖZETLİYORUM
El ele ve daima ileriye
Sezon: 1 Bölüm: 43

Oynatmaya az kaldı doktorum nerede? Bir güzel kız yüzünden çıldıracağım. Terelelli leli lelli..

Ömer'im İplikçi'min her bir kas kütlesi, sinir kütlesine dönüşürse ne olur? Bir fast food markasının reklamı var hani, "Ateş seni çağırıyor" diye. Heh! Bence Barış Arduç'a gözlerini kullanmak için teklif götürebilirler, bu nasıl oyunculuk? Daha nereye çıkabilir bu çıta çok merak ediyorum. İnanılmaz bayıldım, bir kez daha hayran oldum. Ay lav yu Barış Arduç diye bağıracağım neredeyse. Çünkü fan görl olmak bunu gerektiriyor. Daktırcığım, canına susuyor yolladığı çiçek ve çikolatalarla, Derya sen ordan bir daktır Selim'i çağır, bir de daktırım için bir doktor çağır lütfen. Kan çıkmasa da, daktır alev alabilir her an, üçüncü derece yanık riskli korkuyoruz. Hahahaha hasta de, kaçmış de Derya çağırma diyor Defne, direkt zaten ölmüş, ölenler bir daha ölmez mi desek?

Defo'ciğim, come on my little girl! Ömer'in kırmızı bölgesinde kadınlar bir çiçektir derken, kadınlar çikolataları çok severler diye de belirtmek istediğine emin misin? Are you serious? Ömer'im İplikçi'm, mazi kalbinde bir yaradır anlıyorum, çiçek dedi ben de dedi aldım o kadar da dedi veremedim dedi Selim kim çiçek dedi, sinirlendi. Çikolata mevzusuna gelince de, Defne dedi bana dedi demişti dedi sütlü fındıklı diye dedi, ben dedi almayı dedi akıl edemedim dedi. İşte tüm sinir bu yüzdendir sevgili dostlar. Sinyor İplikçi kasıyordur, Gladyatör İplikçi oluyordur belki, ne var yani. Duysun be dağlar taşlar, Ömer İplikçi'nin maço hallerine ölürüm demiş miydim? "Yuvarla gelsin." Hahahaha. Diyor ki "Yengem Fikret'i dizinde sektirip 90'a takarsa, biz de sevdiğimize sarkanı dizimizde sektirip 90' takarız işte."

Hee sen çiçeklere mi taktın? O çiçekleri ben göndermedim, kuzenim göndermiş.

Gelmiş benim topraklarıma, Passionis'e, benim şirketimde, imparatoriçeme göz koyuyor. Yaşanmışlıklar varmış, daktırım yaşayamacaksın bir daha, farkında mısın? Tabii sen nereden bileceksin, hızlı giden bir aracın içinde uçurumun kenarına geldiğini, seni kimse uyarmadı zaar. Kahve her bünyeye iyi gelmediği gibi, çikolata da çok yararlı değildir işte. Kaç yaşında ne yaşadınız Defne'yle, anlatsana biraz dinleyeyim. Ahahahaha. Cidden, ciddi kalamıyorum. Sözlüsü var biliyormuş da şansını deneyecekmiş ahahahaha. Olur, o da olur, mesela Zincirlikuyu Mezarlığı iyi midir? Çiçekleri de Defne getirir. "Defne'nin sevgilisi, erkek arkadaşı, sözlüsü benim," yani demek istiyor ki, "Defne benim her şeyim," yani diyor ki, "Hadi bana anlat, hadi bana anlat bir, ben de bileyim öğle yemeğinden önce yürek mi yedin?" Ben bu sahneye, daha çok mizah yaparım da Ömer İplikçi'yi keşke hep böyle görsek. Ben diyor normal bir adam değilim diyor.

Olur o da oluur birader, kuzenini de döveriz.

Aha ben demiştim! Ömer'imin İplikçi'min sinirle bir problemi var demiştim, hatırladınız mı? Sinirlerini kontrol etmek için spor yapıyormuş. Oto kontrol bahane, kaslar şahane, bir dakikada gösteriş show. "Başkalarıyla birlikte olduğunu bildiği halde, birilerine asılan insanlardan acaip irite oluyorum." Selim bahane, Fikret'e kapak şahane asıl! En çok şimdi istedim, Fikret'in Ömer'e ilanı aşk etmesini. Allaaaaah, içimin tüm yağları erir, beş dakikada beş kilo veririm. Ömer, daktırıma hayatta bol şans dedi, Defne'yle iletişim kurmak yok, duymayayım dedi. Sinaaağğn koş, işine hislerini karıştırıyor, daktırınızı değiştircek Ömer, izin verme, karşı dur, gitmesin Selim. Her gelen konuk oyuncu, 266262 bölüm duruyor, daktırımdan ne istiyorsunuz? Allah'ım ne büyük acılar bunlar! Defne de garibim, damarına diyor basmamak lazımmış diyor. Canım benim, kıyamam, sen görmedin tabii yumruklanan duvarları, kırılan camları falan. Oyun bir ortaya çıksın, o her tarafı camlarla kaplı üç katlı ev boydan boya aşağıya inecek, bunun hayaliyle yanıp tutuşuyorum.

Selim'i camdan bana doğru fırlattığında kıpırdamasam, yakın mesafeyiz diye gıcık olur mu Ömer acaba?

Defne'ye ilişkileri için çok güzel bir şey öğretti Ömer,  "Sana neden kızayım Defne, haddini bilmeyen o" diyerek. Fikret konusunda da Defne'nin Ömer'e göstermesi gereken tavır tam olarak da buydu. Aydınlanma yaşayan Defo'ciğim, Ömer'e Fikret'ten gelen yemeğe davet üzerine, kolları sıvadı. Hakikaten ablaya da bak sen ya, bi borç para verdi diye ne bu rahatlık? Yalnız 200bin TL borç varken acaba bu kadar yükselmese miydik? Aman inceldiği yerden kopsun, ne olacaksa olsun. Selim Ömer'in karşısında bir ezildi falan da, hayırdır Fikret Defne'ye karşı çok bir geleceğin varsa göreceğin de var modundaydı. Eğer Defne, onu oraya gömmezse, Nihan çıksın Fiko'yu gömsün, olmadı Serdar gömsün. En olmadı İso, kolundan tuttuğu gibi Sabiha Gökçen-Dış Hatlar'a postalasın, illallah ettik.

Before and After, DefÖm Koruma Timi.

Koriş'im, Yasemin'e keşke "Ömer seni öldürmeye geldi şu an," deseydin, içinde kalmadı mı? Kadının aklını başından aldın. Ömer, dur, hayali arkadaşı Yasemin Koriş'in dur. Ahahahah. Yasemin'in kendisinde olduğunu ağzından kaçıran Koray, efsanesin yine. Ömer'in birinden bir şeyin doğrusunu öğrenmesi için, azıcık köşeye sıkıştırıp kızgın kızgın bakması kafi. Bak o zaman ortada saklı şeyler falan kalıyor mu? Ama adam bu doğuştan gelen efsunlu özelliğinin farkında değil, büyücüler de mumları bakışlarıyla yaktıklarında önce bir n’olduğunu anlayamıyorlar.

Sinan'ın da Ömer'in de hataları oldu elbette. Sinan, Ömer'in yalnız büyüdüğünü hatırladığında, nasıl indirdiyse yelkenlerini içten içe, Ömer'in karanlık taraflarını aydınlatan Defne'sinin sözleri de Ömer'i yumuşattı işte. "Abim sevmediğim biriyle beraber olsaydı, kızardım. Ama çok sevdiğini anladığımda, başımın üstünde taşırdım, hiç içime sinmese bile," dedi Defne, İso ve Yasemin ilişkisinde aynısını yaşadım da diyebilirdi, ne kadar yakışık alırdı bilemiyorum ama.. Ve Ömer İplikçi, Defne'den başka birinin ayağına ilk kez gitti. Onun gidip Sinan'la konuşmasını beklerken Defne, o Yasemin'e gidip belliki hatasını telafi etmeyi seçti. Ve Sinan'a çok da güzel kanıtlayacak, ne kadar değiştiğini. Kazanmak ya da kaybetmek önemli değil Ömer için, ya da iddaasında haklı olmak. Onun kolladığı sadece Sinan'dı ve her şeyi kontrol etmeye çalışan Ömer, fazlaca yorgundu işte, Sinan gibi.. Dost kazanmaktan çok, dostunu tekrar kazanabilmektir önemli olan, Ömer de kendisinden ödün verdi bir kez daha, Sinan önemliydi ve Sinan için Yasemin'i kazanacaktı önce. Dostunun aşık olduğu insana, en az dostu kadar değer vermek zorunda olduğunu Ömer her şeyden önce. Bu onu biraz daha ılımanlaştıracak.

Haziran 2016'ya göz atacak olursak, bir çift kol düğmesi ve iki musmutlu adam. Şu flashforwardları en çok bu bölüm sevdim. O da Ömer ve Sinan geriliminin geçtiğini biliyor olmayı en başında bir kere daha gördük diye. Çünkü onlar kardeş, çünkü onların birbirlerinin hayatındaki boşluğunu ne ana, ne kardeş doldurabilir. O yüzden gelecekten görsel kullanmadım ve ayrı ayrı basket sahnelerinin görselini kullandım. Çünkü aynı sahaya tekrar döndüklerinde, ufak rüzgarlarda dağılmasınlar bir daha istiyorum. Bu dostluk bir kaç kez sınandı, bu son olsun istiyorum.

Ortak olmak, her sevince her derde, kedere

Ve yürümek, ömür boyu, beraberce el ele..

1 2 3 4 5
Dilara Pamuk
25/04/2016 12:57
YORUMLAR




BUNLAR DA VAR