Okuması izlemesinden daha heyecanlı!
logo logo logo logo logo
Bu sitede yer alan yazılardan yazarların kendisi sorumludur.
Referans vermeden kullanmayınız.
ÖZETLİYORUM
Dokunursun, değişir dünya
Sezon: 1 Bölüm: 38

Boncuk gözlü pireeeens diye ben sus.

*Allllah! Fazladan her bir Türkan sahnesi bir nimet oldu artık. Resmen mizahşör oldu kadın. Mahalle tayfasını ayrı bir dizi olarak izliyorum ben neredeyse. Kim ne derse desin, bana ilk bölümleri en çok hatırlatan, o çok sevdiğim Kiralık Aşk'ı, o diziyi izlediğimi en çok anımsatan karakterler bu mahallede.

Geçen bölüm Türkan arabadan dışarı kendini çıkarıp komşulara gösterdiğinde hep öyle diyorum ya hani, koltuğun ucundaydım ve hakikaten düştüm. Kendime güldüm, Türkan'a güldüm derken pek bi tatlı olmuştu. Şimdi Nihan ve Serdar da bu evin içinde, iyice freak show oldu ev. Güzel güzel.

Bu haftanın ikinci kahkaha anı gelsin, "şöyle yapalım, durup bir dakikacık Ömer'i düşünelim". Defne, işte seni bu yüzden seviyorum. Kız düşündürtme, zaten bir abin kaldı Ömer'e akmayan, elden gidecek adam. Allah korusun adam eve gelse yeni açılmış İkea sehpa kutusu gibi parampirçik olacak bu kadınların elinde. Ömer bir kez olsun Türkan'a kendimi piremses gibi hissettirsin, bir de Nihan'a hava cıva yapma imkanı versin başka bir şey istemiyorum. Amaaan, Türkan'ın piremses olmak için boncuk gözlü pirense ihtiyacı yok. Onun babası kral. Ablan star bebeğim.

*Şimdi böööyle tatlı bir masadan kalk, sevgilin olacak boncuk gözlü yanındaki odaya baka baka iç geçirsin, sen gelmeden odaya neon ışıklarla Defne Topal (potansiyel İplikçi) yazdırsın, sonra bu zıpzıpla muhattap ol. Arkadaş çiçekle sansürü gördük de, onu yanlış yere tuttunuz galiba. Topuza tut topuza, beni tahrik ediyor çılgınlıklara sürüklüyor. Senin ben yemeğe çıkartan yerlerini tüketirim çocuk.

Bu D*niz Tranba karakterini nalet ossun heyecan verici ve ilgi çekici buluyorum. Bunda Devrim Yalçın'ın da payı vardır muhakkak. Geldi, hiçbir zaman aşırı müdahil olmadı, azıcık karıştı gitti şimdiye kadar. Ama artık Defne'ye yürümeye, hatta koşmaya başladı. Engelli koşarsın D*nizcim, koşturtmazlar. Topuzlarını kök hücrelerinden çoğaltır minik minik engeller yaparım sana. Ah be Defne, ne safozsun. Çekin üzerinde nal kadar D*niz Tranba yazıyorsa çek bankadan, al tekrar bir çek götür değil mi?  Yahu elinde 200K lık bir çek var, ben olsam otuz kez bakarım otuz. Alır bir gece onunla uyurum. Ay bozdurur en azından bir hafta faizde tutar parasıyla zekat veririm kazadan Sude'den korunurum. Kızdaki rahatlığa bak, sanki bana Dan Bilzerian. Yok illa bir beyninin yarısını aldıran adamı oynayacaksın bana her bölüm. Ay gidin migrenim tuttu.

*Neyse ki Koray var AHAHAHAAHAAHAHAHAHAHAAAHAHAAHAHAHAHAAAHAHAHAAHAHA

Yahu şu Yıldız Tilbe videosuna ölür biterim, yazılarımda en az yirmi kez "Türkiye'nin duymadığı libidolar yaptım Allah'ın sayesinde" ve türevlerini yazmışımdır, hiçbiri bu kadar güzel değildi. Onur Büyüktopçu, daha ne yapacaksın ne ne! Bu kadar yetenekli olma, ne mana? Bu da can. Herkes önce gözündeki çöpe baksın, sonra seni değerlendirsin. Seni seviyorum Koriş, hak etmedin kovulmayı, çıkar kumandayı ağzından konuşalım güzel güzel. Bu arada, son arabulucu Necmoş Bey, sabrettiğiniz her şey için Allah kolaylıklar versin. Adamın idari işler müdürü olarak en zor görevi oldu resmen.

*Ben bir de bu kızın hastasıyım, harcıyorsunuz söyleyeyim. Bir kere bile Derya sahnesinde sıkılan, öf olmamış bu diyen var mı? Güldürmekse güldürmek, ateşi harlamaksa harlamak. Layıkıyla süper yapıyor. Selin Uzal'ı biraz daha görebiliyor muyduk sevgili ekip? At gibi çatlicam dediğinde bir an uzaklara daldım. Ah Ömer Defne'sine kıyamazdı da mini minnoş işler verirdi. Kızdığında da mesaiye bıraktırırdı terbiyesiz gibi. Ama sonunda kesin o gerilimden bir yakınlaşma çıkardı. Ne günlerdi, şimdi karı koca dişçi gibi tasarımcı olacaklar. O da olur, aradaki camı kaldıralım ama lütfen, geçiş meçiş koyalım.

*Sonra tekrar şu Fiko'ya dönelim. Fiko geldiğinde bayağı polisi falan aradım ben hatırlayan var mı bilmiyorum. O geceki bakışlardan o kadar irrite oldum ki, resmen kendi sevgilim aldatmış gibi hissettim. Bu bölüm Ömer ve Fiko arasında, Ömer'den yana anlamda her şey dozundaydı. Fiko ise çok doğal olarak, sağlıklı bir birey olarak Ömer'den gitgide hoşlanmaya başladı. Arkadaşım, tamam Ömer iyi hoş da yani bu kaçıncı? Herkes mi Ömer'e aşık olur, biraz da gidin İso'ya olun. Adam boşta boşta, ona atsanıza arkadaş döndürmeyin ayağınızda.

Fiko harbici bir kız, İz gibi bir geçmişe vesaire dayanarak ve olayı cinselliğe de dökerek iddialaşacak biri de değil gibi. Muhtemelen Defne ile birlikte olduğunu öğrendiğinde acısını kalbine gömer, yine de bir nebze mide bulandırıcı şeyler yaşarız. Ama tüm bunlardan önce...Ya tasarımcı diye şekil şükül yaptın eve şemsiye mi astın ne güzel fikirmiş, vurucam kafamda kasketle sırtımda ekose desenli ceketle totona şimdi yürü hadi. Kız sen Tokatlı mısın Niksarlı mı karikatürü gibi oldum, bi bi bi bittim  gözünüz aydın bu kadar insanın içinde. Yine de bir dururum, tasarımı bu kız mı yapıyormuş, bütün gün aynı şeye iğne batırıp çıkarıyor. En sonunda dümdüz bolero falan yapacak, kol kıllı mankene giydirecekler deliricem burada ben. Tamam Fikoli, muhtemelen seni seven üç kişiden biri benim vallahi bak. Sevdim  ben seni. Ama az hareket, devinim, sinerji ya.

Bir de şey....Aslında çok da "iyi iyi" insan sevmem ben. Daha doğrusu bir hinlik, bir bit yeniği ararım. Bu kadar geldiğinden beri düşünmeden tanımadığı kızın evine giden, hem dünyanın tanıdığı isim olup hem Türkan Teyze’nin yemeğini yiyen, pat diye 200 bini veren, şimdi de çocuklara yardım eden, şudur budur hafif aşıyor dozajı. İyi olalım, iyi görelim biz de isteriz de yakında gelip rızkımızı verecek gibi geliyor artık. Çok abartıya kaçıyor, elinizde böyle hoş bir hanım ve ikircikli olaylar var, hiç bulandırmayın derim. Just saying.

*Fiko'nun sırf kendi değil asistanı da anında vuruldu. Arkadaş ne Passionismiş, yok muydu New York'ta adam. Ama bu neeeeeey bu. Salih Bademci zaten Türkiye Tatlışlıklar Derneği Başkanı Av. Salih Bademci iken bir de bu hastalık meselesi çıktı. Nedense onun sahnelerini izlerken hep aklıma birçok noktada kendinin kattığına emin  olduğum minik detay komiklikler takılıyor. Misal saatlerdir üstünde oturduğu kumandayı fırlatması, kumandayı fırlattıktan sonra köpeğiyle diyaloğu, sıcak su torbasıyla duygusal bağı vesaire vesaire. Tıpkı ofiste arka planda bir şeyle oynarken düşürüp onu toplamaya çalışırken daha komik olduğu ama dikkatli bakmazsanız asla farketmeyeceğiniz anlar gibi. Sinem Öztürk desen, bayılıyorum o kadını izlemeye. Resmen İso ve Yasemin'i unuttum, yalanmış meğer:)

Sinan ve Yasemin sahnelerini bekler oldum. Ama tabii bu aşırı sexual tensionlı sahnelerden biraz da Defne ve Ömer'e verseniz fena olmazdı. Geçen bölüm Sinan'ın Yasemin'in kulağına söylediklerini, hepimizi yerimize çakışını hala unutmadık. Meriç Hanıııııım Meriç Hanıııııııım, evlat ayırma hepsi senin bebeklerin. Bir onlara ver gerilimi bi bizim çocuklara.

*Ah be Sude, seni sevebilmeyi ne çok istiyorum. Vaaaallahi de billahi de. Bir an düzeleceksin sandım biliyor musun? Sen gittin D*niz Tranba ile bir senelik fitne'ss center üyeliğini premium gold yaptırdın. Aferin, havlulara da ödemezsin artık ama kalbimi da kırarsın. Gel boneni tak da seninle konuşalım.

Bak Sudecim, ilk başlarda sana tahammül edemiyordum pek. Sebebini bilmiyorum, inan ki. Zamanla Melisa Şenolsun'a daha mı çok ısındım bilmem, senin sahnelerinden asla sıkılmıyorum daralmıyorum, hatta dizinin dinamik noktalarından birisin ciddiyim. Kolon gibi bir şeysin, seni çeksek şu an birçok noktadan eksilir dizi, ciddiyim.Ama bu kadar kötülüğe ne gerek var? Bak, sevdiği adam yatağa düşünce fırlayıp geldin, görmek istedin. Çorba getirdin, muhtemelen hazırdır ama getirdin. Sana Sinan iyi geliyordu, belki Eymen de gelir. Bırak artık şu Ömer'in hayatını nasıl zindana çeviririm manyaklığını lütfen. Barbie gibi kızsın, severiz seni de niye sevmeyelim, iyileş bir an önce ruh hastası kelebekim. "Hep kardeş rolü düşüyor, hem de hiç abilik görmüyorum" diyorsun ya, üzülelim senin için. Bilmem anlatabildim mi.

*Bak bak, yanında durduğun iş yaptığın adam bu. Bununla eriyorsun aynı potada. Yalnız ben o potanın filesini yırtarım. Defne'yi istiyormuş, bayağı bayağı istiyormuş. Ama ben seni üzerim ki topuz. İşte bunlar hep şimdiye kadar sağlam bir dayak yememiş şımarık bebe sendromu. İsmail'i düşün bir de bunu. İsmail Üsküdar semt çocuğu, 100 metre öteden anlaşılıyor. Üsküdar temsili, ben Üsküdarlıyım o yüzden. Ama şu adam biriyle tartışsa dövüşecek olsa yanındakine falan dövdürtür. Tam bir ruh hastası ya. Seni şu an için sadece Ömer biraz kıskansın da senin dediğin gibi "renklenelim" diye istiyorum. Madem biz Fiko'yu kıskanıyoruz, Ömer de D*niz'i kıskansın.

Yoksa ben o senin de elinle gösterdiğin  ölçülerde bir zopa yardımı ile İso'nun eline veririm seni de örnek olmam lazım. "Ölçmedim ki" capsi yapacaktım yapmıyorum, küstüm.

1 2 3 4
Pelin Arslan
23/03/2016 12:09
YORUMLAR




BUNLAR DA VAR