Tabii ki de hazır bahçede kır düğünü havasında zaten neden olmasın ki? Aynı Defne'nin hayal ettiği gibi bir bahçe, Ömer'in de istediği gibi Defne'ye benzeyen bir bahçe. Kökleri geçmişte olan bir aşk, Defne ve Ömer'in aşkı. Her ne kadar onlar şu an çarşamba cadısı detayını hatırlamasalar da, hep doğru zamanı beklemiş bir aşk onlarınki. En büyük çaresi, çaresizliğine dönüşen Defne ve kendine oynanan bir oyunla en büyük mucizesine kavuşan Ömer'in aşkı.. Ömer ve Defne'si, birbirlerini ve hiç tatmadıkları duyguları keşfederek, adım adım ilerlediler, şimdi birlikte, aynı yolda, aynı yere yürümek üzere söz verdiler birbirlerine. Üstelik Defne asla gitmeyecek, Ömer de ne olursa olsun bırakmayacak Defne'nin elini. Defne, "Bu yüzüğü gerçekten takacak olan kız kim acaba?" diye merak ederken, o yüzüğün de Ömer'in kalbinin de gerçek sahibi olacağını bilmiyordu; tıpkı "Defne benim hayatımın aşkı," derken Ömer'in de Defne'nin hayatının aşkı olacağını gerçekten bilmediği gibi..  Kim bilir, durumu kurtarmak için söylediğiniz pembe bir yalan, dönüp dolaşıp tek şeffaf gerçeğiniz olamaz mı, olabilir. Hayat biz planlar yaparken başımıza gelenlerdi işte. Birbirlerini çok kez kırdılar, incittiler, darmadağın ettiler, paramparça oldular ve her seferinde daha sıkı sarılarak son verdiler kendi mutsuzluklarına. Ama şimdi Ömer ve Defne gerçekten yaşayacakları her şeye dayanabilmek suretiyle, hiç ayrılmamak üzere birbirlerine işte şimdi sarıldılar sanki.

Evet Ömer'den saklanan bir oyun var ve hala Ömer'den saklanmasını kabul edemiyorum, doğru. Ömer bunu bilmediği müddetçe, birlikte olmanın tam da birliktelik olmadığını savunuyorum, bu da doğru. Yalnız bugün şu gözle bakıyorum meseleye; ben bu sırrın ne olduğunu bildiğim halde beraber olmalarını çok istiyorum ve aralarındaki aşka resmen aşığım. Oysa Ömer de aptal değil, Defne'nin kendisinden bir şey sakladığını biliyor ve onu bu şekilde kabul edip, Defne'nin elini hiç bırakmayacağına dair sözünü verdi ve o yüzüğü Defne'nin parmağına taktı. Hayatın içinde, verilen bu tarz sözler asılsız olabilir, bunları çiğneyen insanlar olabilir evet ama Ömer İplikçi'nin bu sözü tutacağını bildiğimiz için onu bu kadar çok sevmiyor muyuz? Defne'nin en büyük çaresizliğine dönüşen çaresinin, dönüp dolaşıp yine Defne'ye çare olacağına inanmak istiyorum. Çünkü tüm kaygılarını, acılarını, sırlarını yüreğine gömerek, hiç gitmeyecekmiş gibi sarıldı Ömer'e Defne'si. Mutluluktan dolan gözleriyle, geride bıraktığı her şeyi unutmak istercesine üstelik. Ömer'in kendisini ne kadar sevdiğini, Ömer'in yanına en çok kendisinin yakıştığının farkında olarak, rahatlamışcasına sarıldı. En mutlusu oydu, ondan da mutlusu olamazdı sanki. Sonsuz aşk onlarınki, ilk yıldızı Defne'nin parmağındaki yüzük, Ömer'in hayatta en sevdiği kadından, annesinden emanet. Bu yüzük Defne'nin parmaklarına üçüncü takışı Ömer'in, Allah'ın hakkı üçtür, o yüzük gerçekten de bir daha hiç çıkmasın. Çünkü, Ömer ve Defne'si, birlikteyken şahaneler!

Ve kapanışı İso'mun güzel kalbiyle yapmak istiyorum. Hayat birini sevmeden geçmez, sevdiğin insan yön verir hayatına, sevmek güzeldir. Birinin seni ne kadar sevdiğinden asla emin olamazsın ama sen birini ne kadar seviyorsun bilirsin. Sevmek güzeldir, hele karşılıklıysa daha da güzeldir. İso da Nihan'a aşıktı hem de gördük ki yıllarca sevmişti ama Nihan'ın başkasını seçtiğini, sevdiğini anladığında kalbine gömmesini bildi. Bir insanı seversiniz, uzaktan da aşk olur, "uzaktan yakına aşk" ama eğer o insanın hayatında başka birisi varsa, haddini bilmez davranışlarda bulunamazsınız. Döndüm dolaştım, Sude, Fikret ve Deniz'e laf soktum yine çünkü bence aşkta her şey mübah değildir. Adam kayırmıyorum, Defne'ye de Ömer'e gerçekleri itiraf etmesi konusunda, "Kaybetmeyi göze alamam," demesini kabul etmeyen biriyim ben. Dürüstlük, aşkın en olmazsa olmazıdır. İso demiştik, kalbine en kısa zamanda, yüreğinin güzelliğine uygun birinin yerleşmesini isterim.

*Defne'nin çizmeleri, Model'in Mey klibindeki retro havasını andırıyor, tamam vuslata o şarkıyla erdiniz de, dizi günümüz dizisi. Zaten kıyafetlerle de yıldızımız barışamadı gibi. Saçlarsa, doğal haliyle tost yapılsa daha tatlı olacak sanki, bu kadar postişe gerek yok bence. Bir de Muhtemel Aşk'ı playlistten silebilir misiniz? Şarkı çok güzel ama sevdik, çok dinledik, daha da dinlemek istersek açar kendi klibini izleriz, olmadı eski bölümlere döneriz. Sahnenin havasını engelliyor bence sürekli aynı şarkılar, bırakın bize sadece bazı anları hatırlatsın bir şarkı, jenerik gibi dönüp durmasın, naçizane ricamdır ^.^

Hayat karşınıza, sevmeyi şahane bilen insanlar ve her koşulda yanınızda olan dostlar çıkarsın, sevgiyle ve sağlıkla kalın.

Cuma akşamı, Star Tv'de görüşmek üzere ^.^