* Dizideki ana karakterler içerisinde değişikliğe en çok uğrayan orijinal diziyi izleyenlerin tahmin edeceği gibi Emily muadili Ebru olmuş. Lezbiyenlik zaten hak getire, ona girmiyorum bile. İlk bölümde Hanna’nın gözlük çalması gitmiş, yerine daha iyi yüzebilmek için profesyonel mayo çalmaya kalkıp yakalanan Ebru gelmiş. Çünkü karakter yüzme bursuyla okulda okuyan birisi olmuş.
Peki, kötü olmuş mu? Hayır. Değişikliği diziye güzelce yedirmişler. Lezbiyenlik konusuna dönersek, karakteri platonik aşık olarak Açelya’nın kardeşi Cesur’a yazmışlar.
* Dizinin kadrosunun endişe giderici bir şekilde güzel kurulduğunu itiraf etmemek olmaz. Erkeği de olmuş, kızı da olmuş. Yetişkinler zaten ayrı bir olmuş, özellikle de Gökçe Yanardağ’ın oynadığı Hande’nin annesi mesela. Bu da uyarlama önyargısını gideren başka bir unsur oldu zaten. Bir de Şükrü Özyyıldız’ın daha çok şarkı söylediğin görmemizde ‘hiç’ bir mahsur yok mesela.
(Yalnız Ebru karakteri biraz daha az ağlarsa mükemmel olacak.)
* Orijinal dizinin bölümlerini kullanma açısından da hızının bir buçuk bölüm Pretty Little Liars kadar olduğu söylenebilir sanıyorum. Bugün 126. bölümü yayınlanacak diziyle birebir gitmemek akıl karı bir olay zaten.
* Yabancı bir dizinin birebir uyarlanması elbette beklenemez, bekleyen de biraz kendisini kandırmış olur ama bölüm boyunca gözüme ellenmemesi gereken bir değişiklik olarak gözüken kuşkusuz Mona’nın varlığı oldu. Daha doğrusu var olmaması. Zira kendisi dizide varsa bile ilk bölümün hiçbir yerinde yoktu.
Hanna’nın gözlük çalması değiştiğinden insan kesinlikle olmaz da diyemiyor şimdiden. Kendisinin yüksek dereceli önemini PLL izleyenler iyi bilir, bu nedenle bu değişikliğin dizide nelere gebe olacağı merak ettirmedi değil.