Okuması izlemesinden daha heyecanlı!
logo logo logo logo logo
Bu sitede yer alan yazılardan yazarların kendisi sorumludur.
Referans vermeden kullanmayınız.
ÖZETLİYORUM
Bir Ali Nejat var güzel, öbürleri hep çirkin
Sezon: 1 Bölüm: 8

Annem çok sevinmelerin kadınıydı, / Sıcak yemeklerin. / Başına diktikleri o taş, / Ne zaman dokunsam soğuktur oysa. / Ben okşadığımda ama ısınır sanki biraz.

Toprağın altında bir kadın; biraz anne, biraz çocuk, biraz sevgili…

Annesinin doğum gününde mezarı başında biri küçük üç adam var. Biri babası biri dedesi; Kaan ikisinin arasında acısını en net yaşayanı… Beyaz güllerden bir demetle geldi Didem’in mezarının başına. Mezar taşlarına alışık değil ‘Annem burada değil mi?’ diye sordu babasına. Ali Nejat, ‘Deden yaptırmış burayı.’ Dedi. Kendi hatasını telafi etti. Kaan, dönüp dedesine sarıldı Hasan Bey’in yarasında küçük bir kabuk belirdi.

Ali Nejat’ın yüce gönlüne mi dalayım, Kaan’ın ip gibi akan gözyaşlarını mı sileyim, Hasan amcanın kendi kendine diyet ödemesine mi yanayım bilemedim ben bu sahnede.

Hasan Bey ise dünyanın en tonton ve iyiliksever adamı olma yolunda emin adımlarla ilerliyor. Kapılarına sığınan mülteci kadına yardım etmek için elinden geleni yapması kocaman gülümsetti beni.

Ve başa dönüyorum, Ali Nejat’a. İlkin kelime vardı diyen kitaplar gibi bu dizide de ilkin Ali Nejat vardı. “Neden Ali Nejat?” ise başka bir yazının konusu… Umuyorum kısa zamanda o konuya da değineceğim.

Mezarlığa gitmek için Hasan Bey’i almaya geldiklerinde Ali Nejat’ta gördü kadını. Utanmasın, çekinmesin diye doğru düzgün göz teması bile kurmadan Hasan Bey’le konuştu bir de mezarlıktan döndükten sonra onlara bir ev tutması için yardım etti. Bir adamın gönlü nasıl bu kadar zengin olabilir?

Sabah uyandığında uykulu sesiyle konuşması, Kaan ile karşılıklı gülmeye başlamaları ve belki birazcık da olsa rolden çıkılması, yıkılmaz duruşu, Naz’ın yanında gözlerinin başka dilinin başka söylemesi, babasından göremediği sevgiye, ahlaka rağmen dimdik bir adam olması bu bölüm yine ve iyi ki Ali Nejat dedirtti bana.

Tarık Bey kara listemde ikinci sırada. Bildiğiniz üzere ilki Neslihan’a ait. Umut’a bile o kadar sinir olamıyorum, varın gerisini siz düşünün. Ya hu! İnsan kendi oğlunun ayağını kaydırmaya çalışır mı? Neymiş efendim şirketinin adı lekelenir soyadına kara çalınırmış-mış! Bir insan nasıl bu kadar kötü olur? Ne yaşamış da bu hale gelmiş bu adam? İçine Lucifer mi kaçmış? Abadon onu da mı etkisi altına almış? Azazel’in külleri mi geri gelmiş ne olmuş yani? Bu vicdansızlık Crowley’de bile yok. Winchester kardeşleri çağırıyorum ben Tarık Bey’le onlar ilgilensin. Artık şeytan çıkartmak için kutsal su mu kullanırlar, Colt ile komple ortadan mı kaldırırlar, tuz ve benzin döküp yakarlar mı ben karışmıyorum. Alın bu adamı buradan canım.

Bildiğiniz üzere şirkette bir karışıklık vardı, İbrahim güvenlik görevlisini asfaltla bütün eden bir adamın peşindeydi. O uğurda Ayşegül’den ayrı düştü, İzmit yollarında semt çocukları ile karşılaşacak diye aklım çıktı. Tabii ben boş işler için dertlenirken İbrahim, Çakal’ı buldu. Buldu bulmasına da o daha bir şey soramadan adamı paketleyip emniyete götürdüler. Sonradan öğrendik ki yalan ifade ile suçu Ali Nejat’ın üstüne yıkmışlar.

İbrahim çok uğraştı polislerden önce Ali Nejat’a ulaşmak için ama aksilik bu ya bir türlü olmadı. Kendi oğlunu yönetim kurulundan uzaklaştırıp yerine kaypaklıkta yüksek lisans yapmış Oğuz Bey’i getirdiği yetmiyormuş gibi bir de bu konunun azmettiricisi olarak Ali Nejat’ı tutuklattı.

Ve perde kapandı.

Bir sonraki hafta görüşmek dileği; sevgi ve sağlıcakla…

1 2 3
Öykü Sevinç
26/02/2016 15:04
YORUMLAR




BUNLAR DA VAR