Şu sahneyi izlerken benim de kafamdan alevler çıktı inanır mısınız? Hadi sinirlisin, kızgınsın anlarım ama orası sadece Ali Nejat’ın iş yeri değil ki. Bir de takmış Genco’yu peşine. Yordun beni Umut, yordun. Masum bir adam Genco. Halk kahramanımız bizim! Sen niye adamın aklına giriyorsun. Fakat diğer yandan da Genco’nun ne olursa olsun Umut’u satmayışına hayran kalmamak elde değil. Polislerden kaçarken Umut paçayı sıyırsa da Genco yakalandı ve dahi Ali Nejat tarafından büyük bir ekiple aynı ortamda sorguya çekildi.
Bu arada dikkatinizi çekti mi bilmiyorum ama Naz baya parmağında oynatıyor Ali Nejat’ı! Adamın kaç senelik hayalleri yandı kül oldu bir gecede, sorumlularını bulmuşken sırf Naz hanımcığımız istedi diye salıverildi. Yani Genco’ya bir şey olsun istediğimden değil de bu kadar çabuk ipleri vermese miydiniz Ali Nejat Bey’ciğim?
Tabii Genco, Ali Nejat tarafından salınsa da Murat’tan kaçamadı. Pansumana gittiklerinde yediği dayağı o kadar güzel anlattı ki Genco ne yalan söyleyeyim güldürdü beni. O kadar dayağı yedikten sonra tabii beyin kafatasının içinde köpürdü biraz, normal. Başta da söylemiştim ama Umut’un her durumdan bu kadar kolay sıyrılması canımı sıkıyor olan bizim halk kahramanımıza oluyor. Bunlara dikkat edelim lütfen.
Ayhan’ın doğum günü partisinde olanlar çok silik hafızmdan. Ayşen hanım ve Pınar’ın çekişmeleri, Ayhan’ın flörtöz haller, Neslihan, Murat ve Feyza hepsi böyle flu, bir perdenin arkasında. Partinin evde olması ayrı bir güzellik… O evle ilgili çok uzun şeyler yazarım da yerim yok. O yüzden daha önemli bir konuya değineceğim; Aklımda kalan tek şey şu bakışlar ve daha niceleri!
Ali Nejat, kalbimizle zorun ne? Doktor yok mu canım burada? Tansiyonum yükseliyor, kalbim sıkışıyor benim şu bakışlarda. O ne güzel bakmak, o ne güzel sevmek o ne güzel “Ben sana âşık oldum!” demek, o nasıl güzel bir tonlama Allah aşkına? Her sahneden sonra dilimizde bir Ali Nejat mı kalsın? Alfabemiz Ali Nejat’la başlasın ve Ali Nejat’la mı bitsin? Meyve soyarken ellerimizi mi keselim yanlışlıkla? Gözlerimiz ve dahi göğümüz mü kamaşsın?
İbrahim Bey, yapmayın. Bunca sabinin canına kast ediyorsunuz, etmeyin! Bir karakteri bu kadar güzel anlatmayın bize. Ben o itiraf sahnesinde ruhumu teslim ettim, kanımı akıttım. Hakkım var benim o sahnede! Lütfen izleyenleri de düşünelim, bizde ki de kalp yani? Biz olan bitenden kaçıp dizilere sığınıyoruz, kalan üç kırık aklımızı da alıp rüzgârlara savurmayın…
O güzel itiraf sahnesinden sonrası bir miktar hayallerimi yıkmış olsa da aslında olması gerekendi. Daha sabahına boşanma davan olmuş, bir ilişkinin yorgunluğundan yeni çıkmışsın düşünmek istiyorsun; normal. Ama tabii olmasaydı sonumuz böyle… Biz de aldık mesajı Naz’cım…
İsmail’e çok değinemedim bu yorumda ama yine güldüm, yine güldüm. Keşke sahneleri artsa, keşke daha çok gülsek… Haftalık muhabbetinde kafamda “İsmail tuhaf adamdır, üç kuruş için hesap sorandır.” Cümlesi yankılandı. Bir bölümde kullanıp yâd edilse ne güzel olur değil mi?
Ayşegül ve İbrahim cephesi de Hasret yüzünden kızıştı iyice. Ayşegül, bir ara gözlerinden lazer ışınları atıp Hasret’i ortadan kaldıracak sandım. Kadının kıskananından kaçınınız!
Bir sonraki hafta görüşmek dileği; sevgi ve sağlıcakla…