Ve Mert. Mert Esra ile yaptığı konuşmada "Annemin yokluğunu hissetmiyorum," dedi. Annesiz ve dahi babası varken babasız büyümüş bir çocuk Mert. Aziz Kartal’la vicdanını soğuturken, Mert hep bir kenarda kalmış. Annesini zaten hiç tanımamış. Annesiyle acı da olsa kıymetli şeyler yaşamak güzel bence dedi Esra Mert’e. Öyledir bazen, bazen mutsuz olmak bile güzeldir. "Herkes mutlu olacak diye bir şart mı var, biz de mutsuz olalım," demişti bir defasında Yusuf Olcay’a (Yeditepe İstanbul) Hayatta bu kadar çok hak verdiğim nadir şeylerden biridir bu. Öyle bir an gelir ki mutsuzluğa bile razı olursunuz. O kadar seversiniz. Resimlerde Kartal’la yan yana görüp, resmin yarısını kapatmaktansa yanımda olsun da varsın mutsuz olalım. Aziz de buna karar vermiş olacak ki bölümün sonunda gelinliği sundu Selin’e. "Bu gelinlik ya kefenin, ya gelinliğin," dedi.
Benim açımdan Gecenin Kraliçesi çok hevesle başlayıp hayal kırıklığına dolanan bir dizi oldu. Genel olarak bir şey eksik; heyecanlanmam gereken yerde heyecanlanamıyorum. Gerilimi hissedemiyorum. Daha ne kadar seyretmeye devam ederim bilmiyorum.
Hüma ve eski/yeni kocasının hikayesi sıkıcı. Uğur Polat’ı izlemek şiir okumak gibi, Funda Eryiğit zaten çok iyi. Murat Yıldırım’ı izlemek de çok zevkli. Bazı diyaloglar çok güzel yazılmış; Kartal ve Aziz diyaloglarını dikkatle dinliyorum. Ayrıca geçen bölümdeki İsmail-İbrahim metni de çok iyi yazılmıştı. Evin hizmetçisinin bile bir inceliği var. Düğün hediyesi olarak bir çeyrek altın getirdi verdi Aziz’e ve dedi ki; "Azımızı çoğa sayın," Ne kadar güzel yazılmış, ne kadar incelikli.
Bakalım yeni bölüm fragmanında ne gelecek. Sanırım ben çok büyük bir beklentiyle diziye başladığım için böyle arada kalmış hissediyorum. Siz de dizi ile ilgili görüşlerinizi yoruma yazar mısınız? Şimdiden teşekkürler :)