Evdeki durum Selin'i de etkilemişti tabii. Babası Selin'e yasak koydu ve 'o aileden' kimse ile görüşülmeyeceği talimatını verdi. Selin çok sinirlense de yine de emre uymak zorundaydı. Ama Orhan'ı görmeden nasıl yapacaktı, o da ayrı bir konuydu tabii. Elbette Orhan da Selin''i görmeden yapamazdı. Orhan ne pahasına olursa olsun Selin'i görmeliydi. Ne yaptı etti eve girmeyi başardı

Bu kadar çabadan sonra, geçen hafta uçak düşerken hiç öpüşemediklerine yanan genç aşıklar için artık öpüşme zamanıydı. Dudakların birbirine değmesi ile Orhan'ın düşüp bayılması bir oldu. :)

Sivas'ın yollarına...

Ertesi sabah herkes uyurken, Ayfer'in çalan telefonuna kızı Fadik cevap verdi. Arayan Sivas'taki teyzesiydi. Annelerinin hasta olduğunu söylüyordu telefondaki teyze ki, o anda olan oldu. Daha konuyu anlamadan annesinin öldüğüne inanan Ayfer başladı ağıt yakmaya. Ama ne ağıt. O ağlayıp kendini yerden yere vurdukça biz ekran karşısında gülme krizlerine girdik. Gördüğüm en komik ağıt yakma sahnesiydi.

Tabii kadıncağızın ölmediği anlaşılınca mahcup oldu Ayfer ama herkesi uyandırıp, ortalığı velveleye vermişti çoktan.

Ayfer kızları ile birlikte Sivas'a hasta annesini görmeye gidecekti. Kahvaltı sofrasında, biraz da kendini affettirmek için herkesi davet etti. Aynı Rize'ye hep beraber gittikleri gibi Sivas'a da beraber gidebilirlerdi. Ama bayram yaklaşıyordu. Şevket ve Yadigar gidemezdi. Fakat Fatih'le Zeynep için yaşadıkları gerginlikten de biraz uzaklaşmak için iyi fikirdi. Tamam plan yapılmıştı hep beraber Sivas'a gidiyorlardı!