Kızlara aradıkları amacı ise Alex verdi. Resmen “Yahu benim herifin derdi az, siz gelin de ona bir musallat olun!” diyerek Agnetha ve Vendela’yı John’un üstüne saldı. John ise onlarla yaşadığı ‘kan’lı tecrübeden sonra “Yerim otelini, ben kaçar!” diyerek bavulu toplayıp evine yol aldı. ‘John’a Musallat Olanlar’ kuyruğunda ise sırada Kontes’in oğlu Bartholomew vardı. Bavula saklanıp John’un evine geldiği yetmiyormuş gibi bir de John’u, kızı Scarlet karşısında sanki deliymiş gibi gösterdi velet. John, bu bölümde de kızını kaybetti anlayacağınız.Tabi John ile olan ve bizim kendisini hala göremediğimiz sahneler de ‘görünmeyenin gerilimi’ni hiç fena vermedi aslına bakarsak.
Bölümün önemli sürprizlerinden birisi ise Liz Taylor ile Tristan’ın aşkı ve bunu yaşadıkları sahnelerdi. Valla AHS cidden sınır tanımamış; sahneler çok kör göze parmak olmuş. Tabii asıl parmağı, Kontes bu aşkı kabullenmeyerek (paylaşmaktan nefret edişi desek daha doğru olur) Tristan’ın boğazını kesmede kullandı. Sezonumuzun favori cinayet yöntemi ‘boğaz kesme’. Herkes bu yöntemi kullanmadan edemiyor neredeyse. Geçen bölüm Iris ve Max de kullandılar hatırlayacağınız üzere.
Kontes de Will Drake ile sevişme derdindeydi. Açıkçası bu sezonki sevişme sahneleri bana kabak tadı verdi. Bölümler gerekirse beş dakika daha kısa olsun ama herkes birbiriyle olayı da bir bitsin. O sahnelerin yerine daha çok gerilim sahneleri filan kullansınlar mümkünse.
İntikam timi Ramona, Iris ve Donovan ise Kontes’in sarışın vampircanlarını öldürmek için kolları sıvasalar da onları bulamayıp Bartholomew’le yetinelim bari dediler ama onu da öldüremediler. Donovan ise aslında Kontes aşkından kurtulamamış, içten içe hercai modda…
‘On Emir Katili’ de boş duruyor sanmayın dedi bölüm bizlere. Bu sefer aksırana, tıksırana kadar parayla doldurup öldürdüğü misyoner bir rahip vardı hedefinde. John da olaya müdahil olmak istedi ama seni dinleyen kim be John? Ben senin yerinde olsam otelde ölürüm, sonra da koridorlarda kendime bir amaç bulup lay lay lom takılırım. Bu ne çiledir be kardeşim?
Alex ile olan yüzleşmesinde ise onun otele döneceğini anlayınca basıp gitti delikanlı dedektifimiz. Sonrasında ise Alex, Kontes’e büyük bir kıyak yaparak bahçesinde saklanan oğlunu ona takdim etti. Biz de bölüm başından beri yüzünü görmeyi beklediğimiz Bartholomew’i görebildik ve rahatladık. Gerçekten iğrendirici olmuş Kontes’in oğlu, bu açıdan başarılı buldum diyebilirim tasarımı.
33 No’lu Oda’mız beklediğim gerilimi, gizemi vermesi ve sezonlar arası bağlantıyı kurmasıyla oldukça iyi diyebileceğim bir bölümdü. Özellikle karakterlerin yollarının birbirleriyle kesişmesinin ön plana çıkması (ve iyi de kotarılması) önemli bir artıydı. Dileğimiz, bu bölümde yazdığım tüm önemli noktaların sezon geneline yayılması ve bizim otelde sıkıntıdan ölmeyip son bölümde memnun uğurlanmamız…