‘33 No’lu Oda’ sayesinde (hatta odamızın kendi küçük ama marifeti büyük hilkat garibesi sayesinde diyelim) bu hafta ‘gerilim’ öğesini iyi bir şekilde hissettiğimiz bir bölüm izledik. Bölümümüz birçok gelişmeye ev sahipliği yapmakla kalmadı, bize Cortez ve karakterler hakkında da önemli yeni bilgiler verdi. En şık özelliği ise birinci sezondaki evimize, 1926 yılında Kontes ile birlikte gerçekleştirdiğimiz ziyaretti.
Kontes, AHS evreninin ilk sezonu olan Murder House’ta tanıştığımız Dr. Charles Montgomery’nin kapısını çaldı kürtaj olmak için. Bu, ileride Bartholomew adını verdiği hilkat garibesi, deforme olmuş oğlunun ortaya ilk çıkışıydı. E üç haftalık hamilelikten ne çıkacağdı? Tabii kendisini görme şerefine öyle hemen nail olamadık. “Ha şimdi görecez, ha birazdan!” diye diye bölümün sonu geldi.
Günümüzde ise John’u çıldırtmak için herkes el ele vermiş mübarek…Oğlu Holden’ı uyandığında görmekle kalmadı, bir de tabutların yerini buldu. Bonus olarak eşini de tabutun içinde görünce servis dışı kalan Lowe için her yer karardı. Sonradan kanıtlar yok edildi; garibim John, Alex’in “Aman be yav, hayal görüyon John!” telkinleri ile birlikte şüpheden arındırılmaya çalıştı.
Bu bölümün ilginç noktalarından biri, Cortez’e kendileriyle birlikte ilk kez giriş yaptığımız ve daha sonra öldürülen iki İsveçli turist kızımızın tekrar görünmesiydi. Sayelerinde biz de birkaç bilgi kırıntısı öğrendik. Otelde ölenler, orada bir amaç bulmalıymış ki sonsuzluğun sıkıcılık pençesinden kurtulsunlar.Yoksa otelden ayrılmak hak getire…Bu arada amaç demişken, önceki bölümde Iris’in öldürdüğü Justin’in hayaletinin hala lahana istediği sahneye çok güldüm, araya serpiştirmeleri şahaneydi cidden. Donovan’ın kızlara anlattığı, intihar eden Cara adlı kızın aylarca küvette çözünmesi ve beşinci kattan su içmemeleri konusunda onları uyarması da, sezon başlamadan evvelki tanıtım yazımda belirttiğim Otel Cecile’in su tankında ölü bulunan Elisa Lam vakasına bir gönderme olmuş.